SİGORTALILIK KAVRAMI AÇISINDAN
SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIKSİGORTASI KANUN TASARISININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
Yrd.Doç. Dr. Levent AKINª
I. GİRİŞ
Türk sosyal güvenlik sistemindeyaşanan büyük sıkıntılar sonrasında, üç temel sosyal güvenlik kurumunu tek çatıaltında toplayan bir yasal düzenleme süreci başlatılmıştır. Bu bağlamda2003-2004 yılları içinde Emeklilik Sigortaları Yasa taslağı ile Genel SağlıkSigortası yasa taslağı hazırlanmıştır. 2005 yılı içinde bu taslaklar bir arayagetirilerek, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısıoluşturulmuş ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Tasarının bu yıliçinde yasalaşması ve 2006 yılında yürürlüğe girmesi planlanmaktadır.
Bu kapsamlı yasa çalışmalarısonrasında, sosyal güvenlik sistemimizdeki sigortalı kavramında bir yenilik hedeflenmektedir.Daha önce Emekli Sandığında iştirakçi olarak adlandırılanlar ile SSK veBağ-Kur’da sigortalı olarak belirlenenler artık tek bir kavramlatanımlanmaktadır. Bu bağlamda, mevcut düzenlemelerdeki sigortalılık ile SosyalSigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı ile oluşan yeni kapsamınkarşılaştırılarak irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
O nedenle bu çalışmada, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur’un halen yürürlükteolan hükümlerinin kapsamında yer alan sigortalıların, yeni tasarı karşısındakidurumları ortaya konulmaya çalışılacaktır. Buna paralel olarak oluşturulan yenimevzuatın sosyal güvenlik kapsamını belirlemede yarattığı yeniliklere işaretedilecektir.
II. MEVCUT SOSYAL GÜVENLİK YASALARINDASİGORTALILIK
1. Emekli Sandığı İştirakçileri
A. Zorunlu İştirakçilik
Kamu çalışanlarının sosyal güvenlik kurumu olan Emekli Sandığı,sigortalılarını iştirakçi olarak adlandırır. 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu,sandıktan yararlanacak iştirakçileri ayrıntılı olarak belirlemiştir. Ancak bunuyaparken önce kapsamına aldığı kuruluşları sıralamış, sonra da bu kuruluşlardaçalışanlardan hangilerini iştirakçi saydığını göstermiştir. Buna göre Türk uyruğunda olmak ve 18 yaşını bitirmiş bulunmakşartıyla[1]iştirakçi olma imkanı veren daire, kurum ve ortaklıklar şunlardır[2]:Genel bütçeye giren daireler; katma bütçeli daireler; özel idareler;belediyeler; 26.6.1938 tarih ve 3460 sayılı kanunda yazılı Murakabe Heyeti ilekuruluş, idare ve murakabeleri aynı kanun hükümlerine tabi Devlet EkonomiKurumları ve bunlara bağlı müesseseler (Emniyet Sandığı dahil); özel kanunlarlakurulmuş ve kurulacak tüzelkişiliği bulunan Devlet kurumları (kefaletsandıkları dahil); 10.9.1337 tarih ve 151 sayılı kanuna göre kurulan EreğliKömür Bölgesi Amele Birliği; özel kanunlarla kurulmuş ve kurulacak bankalar;genel bütçeye giren veya katma bütçeli dairelerle özel idare ve belediyelerebağlı idare ve müesseseler ile bu dairelerin döner sermayeli iş veteşekkülleri; ödenmiş sermayesinin yarısından fazlası yukarda sayılan daire,idare,banka ve kurumlardan birine veya bir kaçına ait ortaklıklarla bunlarınkendi sermayeleri ile kuracakları diğer ortaklıklar; ticaret ve sanayi odalarıile ticaret ve zahire borsaları; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı.
EmekliSandığı Kanunu, yukarıda sıraladığımız kuruluşlarda çalışanlardan hangilerininiştirakçi sayılacağını da düzenlemiştir. Bu anlamda sandık kapsamında sigortalı(iştirakçi) sayılanlar şunlardır (ESK.12/II): Cumhurbaşkanları; özel, teadül vekuruluş kanunlarına göre daimi kadrolarda derece esası üzerinden aylık veyaücret alanlar[3];daimi kadrolarda aylık ücretle çalışan her çeşit hizmetliler[4];genel bütçe kanunlarına bağlı (K) ve (N) işaretli cetvellerde gösterilenkadrolarda çalışan memur ve hizmetliler; Amele Birliği aylık, ücretli daimimemur ve hizmetlileri; il daimi komisyon üyeleri ile seçilmiş veya tayinedilmiş belediye başkanları[5];kuruluş kanunları gereğince aylıklı kadrolarda ücretle çalıştırılanlar; ticaretve sanayi odaları ile ticaret ve zahire borsalarının tayinleri TicaretBakanlığınca yapılan ve sürekli kadrolarda çalışan aylık ücretli daimimemurları; gedikli subaylar ve gedikli erbaşlar ve ordu uzman erbaşları; hatbakıcı,hat başbakıcı, dağıtıcı ve başdağıtıcılarla vaizler, hayrat hademeleri vedersiamlar; harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda silahlı kuvvetlerhesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askeri öğrenci olanlar,fakülte ve yüksek okullarda kendi hesabına okuduktan sonra muvazzaf subaynasbedilen veya askerlik hizmetini takiben muvazzaf subay nasbedilenler ve astsubaysınıf okulu öğrencileri; vazife malullükleri ilevazifeden doğma ölümleri halinde erler;seçimlerinden itibaren 6 ay içinde yazı ile sandığa müracaat ettikleri taktirdeemeklilik hakkı tanınan vazifelerde bulunduktan sonra milletvekilliğineseçilenler; 5441 sayılı kanun hükümlerine istinaden Devlet Tiyatrosundamukavele ile çalışan sanatkarlar; emekliliğe tabi görevlerde bulunmadan illerindaimi komisyon üyeliğine seçilenlerle, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarlailgilenmeden belediye başkanlığına veya TBMM üyeliğine seçilenler seçimlerdenitibaren 6 ay içinde yazı ile sandığa müracaat ederek emeklilikleilgilenmelerini istedikleri ve emekli keseneklerini ödedikleri takdirde,kesenek karşılıkları da ilgili kurumlardan alınmak suretiyle; istekleri halindeDevlet Planlama Teşkilatında sözleşme ile çalışanlar[6],Sermaye Piyasası Kurulunda sözleşme ile çalışanlar[7],Devlet Yatırım Bankasında sözleşmeli çalışanlar[8].
B. İsteğe Bağlı İştirakçilik
Emekli Sandığı Kanununun 12.maddesininII.bendinde sayılan ve yukarıda sıraladığımız kişiler, Cumhurbaşkanları ileerler hariç iştirakçi olarak adlandırılır[9].Bu kimselerin sandıkla olan ilişkileri isteklerine bağlı değildir[10].Yani zorunlu sigortalılık sözkonusudur.
Sandık kapsamındasigortalılık esasen zorunlu nitelik taşısa da, 2004 yılında 5234 sayılı yasaile yapılan değişiklik sonrasında Emekli Sandığında isteğe bağlı sigortalılıkimkanı da getirilmiştir (ESK.12/son). İsteğebağlı iştirakçilik olarak adlandırılan bu imkanla, belli şartların varlığıhalinde çalışmadan da sandık üyeliğinin sürdürülebilmesinin önü açılmıştır.Buna göre 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak en az on yılçalıştıktan sonra, memurluktan çıkarılmış olanlar ile aynı kanunun 96. maddesikapsamına girenler ve anılan kanunun 48. maddesinin (A) bendinin 5 numaralı altbendinde aranan nitelikleri kaybedenler hariç olmak üzere herhangi bir nedenlememurluktan ayrılmış olanlar, memurluktan ayrıldıkları tarihten itibaren altıay içinde yazılı olarak sandığa başvurmaları ve emeklilik keseneği ve kurumkarşılıklarını ait olduğu ay içinde sandık hesabına yatırmaları şartıylabaşvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren sandıkla ilgilendirilir.Sandığın diğer iştirakçileri de 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabiolanlar ile aynı esaslar çerçevesinde bu uygulamadan yararlanabilir. Bunlarınemeklilik keseneklerine, emeklilik keseneğine esas aylık, derece ve kademeleriile ayrıldıkları göreve ilişkin ek göstergeleri esas alınır. Sandığa emeklikeseneği ödedikleri her yıl için bir kademe ilerlemesi ve eğitim durumlarıitibariyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre yükselebilecekleridereceyi geçmemek şartıyla her üç yıl için bir derece yükselmesi uygulanır.Ancak, bu süreler, tekrar sandığa tabi bir göreve başlayanlar için de geçerliolmak üzere emeklilik ikramiyesinin süre ve miktar yönünden hesabı ilekazanılmış hak aylıklarının tespitinde dikkate alınmaz. Bu şekilde sandıklailgilendirilenler, Emekli Sandığı Kanunu uygulanmasında isteğe bağlı iştirakçiolarak kabul edilir.
İsteğe bağlıiştirakçiliğin ne şekilde sona ereceği yasada belirlenmiştir. Düzenlemeye göre,toplu ya da fasılalı olarak toplam altı aydan daha fazla süreye ilişkin emeklikesenekleri ile kurum karşılıklarını süresinde ödemeyenlerin isteğe bağlıiştirakçilikleri sona erer (ESK.12/son). Sandıkla ilişkilendirilme isteğindenvazgeçtiğini yazılı olarak bildirenlerin isteğe bağlı iştirakçiliklerine,başvuru tarihini takip eden ay başından itibaren son verilir. Diğer sosyalgüvenlik kurumları ile zorunlu olarak ilgilendirilmelerini gerektirirgörevlerde çalışmakta olan veya çalışmaya başlayanlar ile diğer sosyal güvenlikkurumlarından ya da sandıktan kendi çalışmasından dolayı aylık bağlanmışolanlar, isteğe bağlı iştirakçi olamazlar. Ancak, diğer sosyal güvenlikkurumlarına tabi olarak çalışmaya başlayıp bu görevleri sona erenler, altı ayiçinde yazılı olarak isteğe bağlı iştirakçi olmak üzere başvurudabulunabilirler.
C.Özel Yasalarla Sağlanan İştirakçilik
Emekli Sandığı Kanunu kapsamında yeralan iştirakçileri sadece 12.maddede yer alan düzenlemeye bakarak tespitedebilmek mümkün değildir. Bunların dışında çeşitli kamu kurum ya dakuruluşlarının çalışanları, kendi mevzuatına eklenen hükümler yoluyla EmekliSandığıyla ilişkilendirilmiştir. Bu kimselerin bir kısmına isteklerine bağlı bir kısmına ise zorunlu olarak iştirakçi sıfatı kazandırılmıştır. Söz konusuyasalar ve çalışanlarına sağladıkları iştirakçilik türleri şu şekildesıralanabilir:
Başbakanlık YüksekDenetleme Kurulu (72 sayılı KHK) kapsamında sözleşmeli olarak çalışan personel,sandığa tabi görevden gelmeleri şartıyla; Hazine Müsteşarlığında (4059 sayılıkanun), Dış Ticaret Müsteşarlığında (4059 sayılı kanun), Türkiye Atom EnerjisiKurumunda (2690 sayılı kanun), Toplu Konut İdaresi Başkanlığında (310 sayılıKHK), Kamu ortaklığı İdaresi Başkanlığında (310 sayılı KHK), GAP Bölge Kalkınmaidaresi Başkanlığında (388 sayılı KHK.), Çevre Bakanlığında[11](43 sayılı KHK), TBMM Genel Sekreterliğinde (3894 sayılı kanun), Milli GüvenlikKurulu Genel sekreterliğinde (417 sayılı KHK), Tapu ve Kadastro GenelMüdürlüğünde (417 sayılı KHK), Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğünde (417sayılı KHK), Devlet Personel Başkanlığında (417 sayılı KHK), Basın Yayın veEnformasyon Genel Müdürlüğünde (417 sayılı KHK), Savunma Sanayi Müsteşarlığında(3704 sayılı kanun), Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda (3703 sayılıkanun), Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde (3703 sayılı kanun), Vakıflar GenelMüdürlüğünde (3744 sayılı kanun), Diyanet İşleri Başkanlığında (3745 sayılıkanun), Denizcilik Müsteşarlığında (4490 sayılı kanun), Türk Patent EnstitüsüKurumunda (5000 sayılı kanun), Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinde (4587sayılı kanun), kadro karşılık gösterilmek suretiyle sözleşmeli olarakçalıştırılan personel istekte bulunmalarışartıyla sandıkla ilgilendirilmektedir. Bunların dışında, Milli İstihbaratTeşkilatı (281 sayılı KHK) mensupları aksine talep olmadığı takdirde; KOSGEB’de(3624 sayılı kanun) daimilik ve aslilik gerektiren görevlerde sözleşmeli olarakçalıştırılan personel istekte bulunmaları şartıyla, Atatürk Kültür Dil ve TarihYüksek Kurumunda (2742 sayılı kanun) sözleşmeli olarak çalışan personeldenisteyenler; Türk Akreditasyon Kurumunda (4457 sayılı kanun) iş akdi ileçalıştırılacak personel; Tarım Kredi Kooperatifleri Birliklerinde (663 sayılıKHK) kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta iken bu birliklere genel müdürve yardımcısı olarak atananlar emekli keseneği kendilerince, kurum karşılığıise kurumlarınca ödenmek şartıyla; NATO-POL Tesisleri İşletme Başkanlığında(613 sayılı KHK), Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığında (4668 sayılıkanun) çalışanlar 657 sayılı kanuna tabi olduklarından isteklerine bakılmaksızın; Enerji Piyasası Düzenleme KurumuBaşkanlığında (4646 sayılı kanun) doğal gaz dağıtım faaliyeti yapan mevcutkuruluşlarda sandık iştirakçisi olarak görev yapanlardan isteyenler; İhracatıGeliştirme Etüt Merkezinde (4684 sayılı kanun) kanunun yürürlüğünden sonraki 3ay içerisinde isteyenler; Konut Müsteşarlığında (4698 sayılı kanun), Kamu İhaleKurumunda (4734 sayılı kanun) çalışanlar, BOREN Ulusal Bor AraştırmaEnstitüsünde (4865 sayılı kanun) bu kanunun ekli cetvelde unvan ve sayılanbelirtilen asli ve sürekli görevlere atanan personel, Fon Kurulu (5023 sayılıkanun) üyeleri, Fon Başkan Yardımcıları, Fon Daire Başkanları ve Daire BaşkanYardımcıları göreve başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibarenisteklerine bakılmaksızın; Türkiye İş Kurumunda (4904 sayılı kanun), TürkiyeAdalet Akademisinde (4954 sayılı kanun) çalışanları isteklerine bakılmaksızın;Aile ve Sosyal Araştırma Genel Müdürlüğü (5256 sayılı kanun), SosyalYardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü (5263 sayılı kanun) çalışanları 657sayılı kanuna tabi olduklarından isteklerine bakılmaksızın sandıklailgilendirilmektedir. Ancak Toplu Konut İdaresi Başkanlığında, Kamu ortaklığıİdaresi Başkanlığında (310 sayılı KHK), Savunma Sanayi Müsteşarlığında (3704sayılı kanun) sözleşmeli olarak çalışan diğer personelin daha önce bağlıbulunduğu sosyal güvenlik kuruluşları ile ilgileri devam ettirilmektedir.
2. Sosyal Sigortalar Kanunu KapsamındakiSigortalılık
A. Zorunlu Sigortalılık
506 sayılı SosyalSigortalar Kanunu, kapsamına aldığı sigortalıları yasanın 2.maddesindetanımlamıştır. Buna göre, iş akdinedayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalısayılmaktadır[12].Bunun dışında 10.7.1941 tarih ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının KorunmasıHakkındaki Kanuna göre çalıştırılan Koruma Bekçileri de SosyalSigortalar Kanunu kapsamındadır[13].
Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamitibarıyla altı sigorta riskini karşılamaktadır. Nitekim yasanın amacınıbelirten 1.maddede kurumun, iş kazalarıylameslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm hallerindekanunda yazılı şartlarla sosyal sigorta yardımları sağlayacağı açıkçavurgulanmıştır. Kural olarak, Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında yeralan sigortalılar bu sigorta hizmetlerinin tümünden yararlanabilirler. Ancakyasa, getirdiği bir takım istisnalarla anılan kapsamı bazı çalışanlar için daraltmıştır.
Buna göre, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesindeoluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında yalnız işkazası ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kollarıuygulanmaktadır[14]. Ancak bu kimseleristekleri halinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları bakımından isteğebağlı sigortalı olabilirler. Fakat bunun için yasanın 85. maddesinde öngörülenşartları taşımaları gereklidir[15].
Sosyal SigortalarKanununda düzenlenen sigorta hizmetlerinin sadece bazılarındanyararlanabilenler salt hükümlü ve tutuklular değildir. Mesleki Eğitim Kanunundatanımlanan çıraklar hakkında da benzer bir imkan getirilmiştir. Buna göre,çıraklara iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık[16]sigortası uygulanabilmektedir[17].Ancak çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölümsigortalarının uygulanabilmesi mümkün değildir (SSK.3/II.B).
Sosyal SigortalarKurumunun hizmet sunduğu kesim yalnız aktif ve pasif sigortalılarla sınırlıkalmamıştır. Kurum bu grup dışında, onların eş ve çocuklarına, hattaölümlerinde hak sahiplerine de sigorta yardımları sağlamaktadır. O nedenle,Sosyal Sigortalar Kanununun kapsamı belirlenirken söz konusu kişilerin dekapsama dahil oldukları söylenebilir. Nitekim Devlet İstatistik Enstitüsünün2002 yılına ilişkin “sosyal sigorta programlarının kapsadığı nüfus” cetvelindebağımlılar, sigortalı toplam nüfus içinde gösterilmiştir. Anılan cetveldesosyal sigorta programlarının kapsadığı nüfus 61.831.936 iken bunun43.090.336’sını bağımlıların oluşturduğu belirtilmiştir[18].
506 sayılı kanun, yasakapsamında sigortalı sayılmayanları dadüzenlemiştir. Yasanın 3.maddesine göre; tarım işlerinde çalışanlar, işverenin ücretsiz çalışan eşi, aynı konuttabirlikte yaşayan ve üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dahil) olan hısımlararasında ve aralarında dışardan başka kimse katılmayarak bu konut içindeyapılan işlerde çalışanlar, ev hizmetlerinde çalışanlar[19],askerlik hizmetlerini yapmakta olan yükümlüler[20],kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar, yabancı birmemlekette kurulu herhangi bir müessese tarafından ve o müessese nam vehesabına Türkiye'ye bir iş için gönderilen ve yabancı memlekette sigortalı olduğunubildiren yabancı kimseler, resmi meslek ve sanat okullarıyla, yetkili resmimakamların müsaadesiyle kurulan meslek veya sanat okullarında tatbikimahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler, sağlıkmüesseselerinde işe alıştırılmakta olan hasta veya maluller, herhangi birişverene iş akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanlar, SosyalSigortalar Kanunu kapsamında sigortalı sayılmamaktadır.
Bununla beraber, kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle,özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak, tarımsanatlarına ait işlerde, tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerindensayılmayan işlerde, tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlıkve benzeri işlerinde çalışanlar, bu çalışmaları tarım işine benzese desigortalı sayılmaktadır.
B.İsteğe Bağlı Sigortalılık
Sosyal Sigortalar Kanunu, esas olarak iş akdi ile çalışanların zorunlusosyal güvenlik kurumudur. O nedenle çalıştırılanlar, işe alınmalarıylakendiliğinden sigortalı olurlar[21].Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri,sigortalının işe alındığı tarihten itibaren başlar.Dolayısıyla, sigortalı olma hak ve yükümünden kaçınmak ya da vazgeçmek sözkonusu olamaz. Hatta iş akitleriyle bu hakkın daraltılabilmesi dahi mümkündeğildir (SSK.6). Bununla beraber kural olarak zorunlu sigortalılık sağlamaktaolan Sosyal Sigortalar Kurumu, belli şartlarla isteğe bağlı sigortalılık imkanıda getirmiştir[22].
Yasanın dokuzuncu bölümünde düzenlenen ve uzun vadeli sigortakollarından yararlanabilme imkanı sağlayan bu hakkın kullanımı, belirlişartların varlığına bağlıdır. Buna göre isteğe bağlı sigortalı olmak isteyenlerher şeyden önce zorunlu ya da isteğe bağlı olarak herhangi bir sosyal güvenlikkuruluşu kapsamında bulunmamalı ve buralardan kendi sigortalılıklarından dolayıaylık almıyor olmalıdır (SSK.85/A.b). Bu şartı sağlayanlar, en az 1080 günmalullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları[23]ve isteğe bağlı olarak her ay kesintisiz otuz gün üzerinden malullük, yaşlılıkve ölüm sigortaları primi ödemeleri halinde isteğe bağlı sigortalıolabilmektedir (SSK.85/A.a, c). İsteğe bağlı sigortalılık, kuruma yapılan taleptarihini takip eden aybaşından itibaren başlar. Ancak, isteğe bağlı sigortanınbaşladığı tarihte sosyal güvenlik kuruluşları ile ilgileri kesilmediği tespitedilenlerin isteğe bağlı sigortalılıkları, başladığı tarih itibariyle iptaledilir. Ödedikleri primler ise faiz uygulanmaksızın iade edilir.
Sosyal Sigortalar Kanununun isteğe bağlı sigortalılık imkanı sunduğu diğerbir grup da, yurt dışında iş üstlenen işverenlerin bu işyerlerinde çalışmaküzere giden Türk işçileridir. Ancak söz konusu işçilerin isteğe bağlısigortalılıktan yararlanabilmeleri, çalışmak için gidilen ülke ile Türkiyearasında bir sosyal güvenlik anlaşması olmamasına bağlıdır (SSK. 86/son). Aksihalde anılan işçilerin Türkiye’deki sigortalılıkları kesintiye uğramayacağından,isteğe bağlı sigorta ihtiyacı da oluşmayacaktır.
İsteğe bağlı sigortaya devam etmek isteyenler, ödeyecekleri sigortaprimlerini Sosyal Sigortalar Kanununa göre belirlenen prime esas kazanç altsınırı ile üst sınırı arasında olmak şartıyla kendileri belirlerler. Bukişilere uygulanacak primi oranı % 25’dir. Primlerin en geç ait olduğu ayıtakip eden ayın sonuna kadar ödemesi zorunludur (SSK.85/C). Ait olduğu ayıtakip eden ayın sonuna kadar ödenmeyen primler için, bu tarihten başlanarakgecikme zammı uygulanır (SSK.80)[24].
Sosyal Sigortalar Kanunu, isteğe bağlı sigortalılığın sona ermesini dedüzenlemiştir (SSK.85/D). Buna göre isteğe bağlı sigortalı olanlar, sosyalgüvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmaya başlamaları halinde, çalışmayabaşladıkları günden itibaren isteğe bağlı sigorta dışında kalırlar. Bu durumdaolmayıp da kendi istekleriyle çıkmak isteyenlerin ise, bu konudaki talepleriniiçeren dilekçelerinin kurumca alındığı tarihten önceki primi ödenmiş son ayınbitiminden itibaren isteğe bağlılıkları sona erer. İsteğe bağlı sigorta priminiardı ardına üç ay ödemeyenler de, primini ödedikleri son ayın bitimindenitibaren isteğe bağlı sigorta kapsamı dışında kalırlar. Bunun dışında tahsistalebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış veya toptan ödeme yapılmış olmak şartıylatahsis talep tarihinden ve ölen sigortalının da ölüm tarihinden itibaren isteğebağlı sigortalılıkları sona erer. Hemen belirtilmelidir ki, isteğe bağlısigortalılığı, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmaları, kendiçıkma talepleri ya da ardı ardına üç ay prim ödememeleri sebebiyle sonaerenlerin yeniden isteğe bağlı sigortaya devam edebilmeleri için tekrar yazılımüracaatta bulunmaları aranmaktadır (SSK.85/E).
C. Topluluk Sigortası
Sosyal Sigortalar Kanununda sağlanan bir diğer sigortalılık da topluluk sigortasıdır[25].Bu imkan, Sosyal Sigortalar Kanununa göre zorunlu ya da isteğe bağlı sigortalısayılamayanlar için getirilmiştir. Buna göre Sosyal Sigortalar Kurumu, sözüedilen kapsamda yer almayanların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıncaonanacak genel şartlarla, iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık,malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine topluolarak tabi tutulmaları için, işverenlerle veya dernek, birlik, sendika vebaşka teşekküllerle sözleşmeler yapabilmektedir (SSK. 86)[26].Nitekim kurumla anlaşma yapmış çeşitli kuruluşlar bulunmakta ve yapmışoldukları anlaşma çerçevesinde kendilerine sigorta hizmeti sunulmaktadır.
Topluluk sigortasından yararlananların kayıtları bölge müdürlüklerindetutulduğundan, bu kapsama dahil olanların hangileri olduğunu tespit mümkünolamamıştır. Bu yönde bir istatistik SSK başkanlığında da tutulmamıştır.
Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların ödemek zorundaoldukları prim, Sosyal Sigortalar Kanununun 78. maddesine göre belirlenen primeesas kazanç alt ve üst sınırı arasında olmak şartıyla kendilerininbelirleyeceği miktarın %25’ idir[27].Topluluk sigortasından yararlananlar, tahakkuk eden primlerini ait olduğu ayıtakip eden ayın sonuna kadar ödemediklerinde, haklarında bu tarihten başlanarak80. madde hükmüne göre gecikme zammı uygulanır.
D. Tarım İşçileri
2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, tarım işlerinde iş akdiyle süreksizolarak çalışanların sosyal güvenliğini sağlama amacıyla çıkarılmıştır[28].Bu Kanun kapsamına girenler, yazılı istekte bulundukları tarihi izleyenaybaşından itibaren sigortalı sayılırlar (2925/5)[29].
Yasanın kapsamına aldığı sigortalılar 2.maddede tanımlanmıştır.Buna göre 2925 sayılı yasa kapsamında sigortalı sayılabilmek için, diğer sosyal güvenlik kanunlarıkapsamı dışında bulunmak gerekir[30].Bunun yanı sıra, diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre malullük, emeklilik(yaşlılık) aylığı ya da sürekli tam iş göremezlik geliri almayanlar da,süreksiz olarak tarım işlerinde iş akdiyle çalışmaları halinde ve istektebulunmaları kaydıyla bu kanuna göre sigortalı sayılabilirler.
2925 sayılı yasa, kapsamına giremeyecek sigortalıları dabelirlemiştir (2925/4). Buna göre, 18 yaşını doldurmamış olanlar ile sosyalgüvenlik kuruluşlarına prim veya kesenek ödemekte olanlar, 2925 sayılı yasaanlamında sigortalı sayılmazlar. Ayrıca, dul-yetim aylığı veya SosyalSigortalar Kurumundan geçici veya sürekli kısmi işgöremezlik geliri alanlarhariç, sosyal güvenlik kuruluşlarından emeklilik (yaşlılık) veya malullükaylığı ile sürekli tam işgöremezlik geliri almakta olanlarla, aylık veya gelirbağlanması için talepte bulunmuş olanlar da sigortalı sayılamazlar. 2925 sayılıyasa, 1.7.1976 tarih ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüzve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkbağlananları da kapsam dışında bırakmıştır.
Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu,tıpkı diğer sosyal güvenlik yasaları gibi, sigortalının geçindirmekle yükümlü olduğukimseleri de kapsama almıştır (2925/35). Bu kapsamda değerlendirilenler,sigortalının karısı, çalışamayacak durumda malul veya 55 yaşını doldurmuşkocası, 18 yaşını ya da ortaöğrenim yapıyorsa 20 yaşını, yükseköğrenimyapıyorsa 25 yaşını doldurmamış çocukları ve 18 yaşını doldurmuş olup daçalışamayacak durumda malul çocuklarıdır.
3. Bağ-Kur Kanunu Kapsamında Sigortalılık
A. Zorunlu Sigortalılık
Diğer sosyal güvenlik yasalarında olduğu gibi Bağ-Kursigortalılığı da esasen zorunlu niteliktedir[31].O nedenle sigortalı olma hak veyükümlülüğünden vazgeçilemez, kaçınılamaz (BağK.26). Hatta sözleşmelere,sosyal sigorta yardım ve yükümlülüklerini azaltmak veya başkasına devretmekyolunda hükümler konulamaz. 1479 sayılıBağ-Kur Kanunu, zorunlu nitelikteki Bağ-Kur sigortalılarını 24.maddede düzenlemiştir.Buna göre kanunla vekanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarıkapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene iş akdi ile bağlı olmaksızınkendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; Esnaf ve sanatkarlar ile diğerbağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıylagerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisindenmuaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslekkuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar; kollektif şirketlerin ortakları;adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları; limited şirketlerinortakları; sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları;donatma iştirakleri ortakları; anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetimkurulu üyesi olan ortakları, 1479 sayılı yasaya göre zorunlu sigortalı sayılır.
Bunların dışında 2108sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Kanununa göre, başka bir sosyalgüvenlik kurumuna bağlı olmayan köy ve mahalle muhtarları da Bağ-Kursigortalısı sayılmaktadır (2108/4)[32].
1479 sayılı Bağ-Kuryasası, 18 yaşını doldurmamış olan, kanunla veya kanunun verdiği yetkiyedayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına prim veya kesenek ödeyenlerle,bu tür kuruluşlardan malullük veya yaşlılık aylığı ile daimi tam işgöremezlikgeliri almakta olanlar, aylık ya da gelir bağlanması için talepte bulunmuşolanlar ile tarım işi yapanları ise kapsam dışında bırakmıştır (BağK.24/II.a,c)[33].Ancak dul ve yetim aylığı veya Sosyal Sigortalar Kurumundan geçici ya dasürekli kısmi işgöremezlik geliri alanlar bu düzenlemeden etkilenmemekte vedolayısıyla gereken şartları taşımak koşuluyla Bağ-Kur kapsamına dahil olabilmektedir[34].Yine tarım işi yapanlar 1479 sayılı yasa kapsamı dışında kalsalar da, tarımsanatlarına ait işleri yapanlar Bağ-Kur sigortalısı olabilmektedir(BağK.24/II). Anılan sigortalılar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren engeç 3 ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmakzorundadırlar. Üç ay içinde kayıt ve tescilini yaptırmayan sigortalılar Kurumcare'sen kayıt ve tescil edilir (BağK.26/I).
Bağ-Kur kapsamındazorunlu sigortalı durumunda olan bağımsız çalışanların farklı çalışma esaslarıiçinde bulunmaları, onların sigortalılık başlangıçlarının da farklıbelirlenmesini gerektirmiştir (BağK.25). Buna göre zorunlu sigortalısayılanlardan gelir vergisi mükellefi olanların sigortalılıkları,mükellefiyetin başlangıç tarihinden başlar. Gelir vergisinden muaf olanlarınsigortalılıkları ise, esnaf ve sanatkar sicili ile birlikte kanunla kurulumeslek kuruluşlarına kayıtlı olmak şartıyla talep tarihinden itibarenbaşlatılmıştır.
Sigortalılık başlangıcıiçin getirilen seçenekler, söz konusu sigortalılığın sona ermesi için degeçerlidir (BağK.25). Buna göre, gelir vergisi mükellefi olanların,mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri; gelir vergisindenmuaf olanların, esnaf ve sanatkar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslekkuruluşlarındaki üye kayıtlarının silindiği; şirketlerle ilgisi kalmayanlarınise çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin kesildiği tarihten itibarensigortalılıkları sona erer. Emekli Sandığına tabi olarak çalışmayabaşlayanların Bağ-Kur’luluğu, emekli keseneğinin kesilmeye başlanmasıyla biter.İflasına karar verilmiş olan tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirket ortaklarının,özel işletmenin veya şirketin mahkemece tasfiyesine karar verildiği, iflasınakarar verilmiş olan veya tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirketortaklarından iş akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihte Bağ-Kurüyeliği son bulur.
Kendi nam ve hesabınabağımsız çalışmasından dolayı gelir vergisi mükellefiyeti olanlar dışındaki köyve mahalle muhtarlarından iş akdi ile çalışanlar, çalışmaya başlamalarıylaBağ-Kur sigortalılıklarını kaybeder. Aynı şekilde gelir vergisinden muaf olanancak esnaf ve sanatkarlar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslekkuruluşlarındaki kayıtlara istinaden Bağ-Kur sigortalısı olanlardan busigortalılıklarının devamı sırasında iş akdi ile çalışanların da çalışmayabaşlamalarıyla Bağ-Kur sigortalılıkları sona erer. Hemen belirtilmelidir ki,sigortalılığı sona erenler sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren üçay içinde kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmekle yükümlüdür (BağK.25/son).
B. İsteğe Bağlı Sigortalılık
Esasenzorunlu bir sosyal güvenlik kuruluşu olan Bağ-Kur, yasayla kurulan son sosyalgüvenlik kuruluşu olması sebebiyle bir sorumluluğu daha yerine getirmiştir.Gerçekten de Bağ-Kur, bu durumu sebebiyle zorunlu olarak kapsamına alamadığı vebu nedenle üç sosyal güvenlik kurumundan da yararlanamayan geniş bir kitleyeisteğe bağlı sigortalılık imkanı sağlamaya gayret etmiştir[35].Anılan yasanın 79.maddesine göre, 1479 sayılı kanunun zorunlu sigortalı kapsamınadahil etmediği ev kadınları ve Türkiye'de ikamet eden yabancı uyruklular,talepleri halinde isteğe bağlı sigortalı olabilirler. Ancak bunun için 18yaşını doldurmuş olmaları ve yukarıda yer verdiğimiz BağK.24/II.c kapsamıdışında kalmaları gereklidir[36].
İsteğe bağlı Bağ-Kursigortalılığı, sigortalılık tescil talebinin kuruma intikal ettiği tarihitibariyle başlar. Aynı sigortalılık, terk talebinin kuruma intikal ettiğitarihte veya diğer sosyal güvenlik kanunlarına tâbi olarak çalışmaya başladığıtarihten bir gün önce ya da sigortalının toplam borcunun üç aylık prim ve cezatutarından fazla olması halinde sigortalının daha önce ödediği primlerin tamolarak karşıladığı ayın sonu itibariyle sona erer. Ancak 2926 sayılı TarımBağ-Kur yasası kapsam girmeden önce 1479 sayılı yasa kapsamında isteğe bağlısigortalı olanların, isteğe bağlı sigortalılıkları devam eder.
C.Tarım Bağ-Kur Sigortalıları
2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar SosyalSigortalar Kanunu, tarımda kendi ad ve hesabına bağımsız çalışanlarla,onların hak sahiplerine[37],malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde sosyal sigorta yardımları sağlamayıamaçlamaktadır. Anılan yasaya göre, kanunla veya kanunların verdiği yetkiyedayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları[38]kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene iş akdi ile bağlı olmaksızıntarımsal faaliyette bulunan kimseler sigortalı sayılmaktadır (2926/2)[39].
Sigortalı olabilmeninönşartı durumunda olan tarımsal faaliyetten ne anlaşılması gerektiği aynıyasada ortaya konmuştur. Buna göre tarımsalfaaliyette bulunanlar, kendi mülkünde veya ortaklık ya da kiralamak suretiylebaşkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim,yetiştirme ve ıslah yollarıyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmeksuretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını,avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlarıveyahut bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi ad vehesabına faaliyette bulunanları ifade eder (2926/3.b).
Sigortalı sayılanlar,sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Bağ-Kur’abaşvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadır (2926/7)[40].Köy ve mahalle muhtarları sigortalı sayılanları, sigortalılıklarının başladığıtarihten, sigortalılığı sona erenleri ise sigortalılıklarının sona erdiğitarihten itibaren en geç üç ay içinde Bağ-Kur’a bildirmekle yükümlüdür(2926/8). Sigortalı sayılanlardan sigortalılıklarının başladığı tarihtenitibaren üç ay içinde kuruma kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescilişlemleri, Bağ-Kur tarafından resen yapılır (2926/9).
TarımdaKendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamındakisigortalılık zorunlu niteliktedir[41].Dolayısıyla sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez,kaçınılamaz (2926/5). Sigortalı kapsamınagirenler, 18 yaşını doldurdukları tarihi takip eden yılbaşından itibarensigortalı sayılırlar. Ancak, yukarıda belirtilen ve 7.maddede düzenlenmiş olanüç aylık süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak veyükümlülükleri, kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşındanitibaren başlatılır.
2926 sayılı kanunuygulamasında, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulansosyal güvenlik kuruluşlarına prim veya emeklilik keseneği ödemekte olanlar, bukuruluşlardan malullük-yaşlılık aylığı ile sürekli tam işgöremezlik gelirialmakta olanlar veya aylık ya da gelir bağlanması için talepte bulunanlar ile2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk VatandaşlarınaAylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylık bağlananlar sigortalı sayılmazlar.
III. SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIKSİGORTASI KANUNU TASARISINDA SİGORTALILIK DÜZENLEMELERİ
Sosyal güvenlik kurumlarını bir araya getiren yeni tasarı, mevcut yasalardaolduğu gibi temelde zorunlu sigortalılık anlayışı ile hazırlanmıştır. Nitekimtasarının 125.maddesinde, kısave uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası kapsamındakilerinsigortalılığı zorunlu görülmüştür[42].Yine aynı düzenlemeyle, bu kanunda (tasarıda) yer alan sigorta hak veyükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak veya başkasına devretmek içinsözleşmelere konulan hükümlerin geçersiz olacağı belirtilmiştir.
Tasarı,kapsamına aldığı sigortalıları sınıflandırmıştır. Söz konusu sınıflandırma4.maddenin gerekçesinde şu şekilde ifade edilmektedir: “Bu Kanunun uygulanmasında sigortalı,genel sağlık sigortalısı ve isteğebağlı sigortalı olmak üzere üç ayrı tanımlama getirilmiştir. Kısa ve uzunvadeli sigorta kollarına tabi olanlar sigortalı olarak, Kanunun üçüncü kısmındayer verilen genel sağlık sigortasına tabi olanlar ise genel sağlık sigortalısıolarak tanımlanmıştır. Kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına zorunlu olarakkatılmayanların bu sigorta kollarına isteğe bağlı devam edebilmelerini sağlamakamacıyla oluşturulan sigortalılık da isteğe bağlı sigortalı olarak tanımlanmıştır.”
Tasarının gerekçesinde yapılansınıflandırma, ilgili bölümlerde de değineceğimiz sebeplerle bize pek isabetligelmemektedir[43].Gerek bu nedenle, gerekse mevcut yasal düzenleme ile yapılacak kıyaslamalarda anlaşılabilirolmak için, tasarıda kullanılan sınıflandırma yerine daha farklı bir yöntemizlemeyi uygun görüyoruz. O nedenle aşağıda yer verilen açıklamalar, sosyalgüvenlik hukukunun en yerleşik kavramı olan zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılık kavramları üzerinden yapılacaktır.Ancak getirilen yeniliklerin irdelenmesini kolaylaştırabilmek için bu başlıklardışında, topluluk sigortasına, SSK.geçici 20.maddede düzenlenen bankasandıklarına ve ayrı bir yasa taslağı olarak hazırlanmasına rağmen mevcuttaslağa eklenen genel sağlık sigortalısına ayrıca yer verilecektir.
1.Zorunlu Sigortalılık
SosyalSigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısında sigortalılık 3.maddedetanımlanmıştır. Buna göre, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından adınaprim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödenmesi gereken kişiler sigortalısayılmaktadır (m.3/e). Tasarıda yer verilen bu tanım esasen zorunlusigortalılık tanımıdır. Zira ne isteğe bağlı sigortalılıkta ne de genel sağlıksigortalılığında, uzun ve kısa vadeli sigorta kollarının bütünü bakımından primödeme zorunluluğu yoktur. İsteğe bağlı sigortalılar yalnız uzun vadeli sigortakollarına ilişkin olanlarla genel sağlık sigortası primini, genel sağlıksigortalıları ise sadece genel sağlık sigortası primini ödemek zorundadırlar.Dolayısıyla 3.maddede yer verilen sigortalı tanımının, Sosyal Sigortalar veGenel Sağlık Sigortası Yasa tasarısındaki sigortalığı tanımlamaya yeterliolamayacağı kanısındayız. O sebeple anılan tanımın zorunlu sigortalı başlığı ile yapılması, konuyu daha anlaşılırkılacaktır.
Tasarının“3/e” bendindeki tanımın sigortalının kim olduğu konusunda yaratacağıkarışıklık, tanımlama şeklinden kaynaklanmıştır. Tanımlama, kişininyararlandığı sigorta kolları dikkate alınarak yapılmaktadır. Bu durum,yararlanılan sigorta kollarına göre sigortalılığın tanım ve içeriğinideğiştirebilmektedir. Nitekim aşağıda değinilecek olan genel sağlık sigortalısı kavramı da bu tercihin bir sonucudur. Oysayasa tasarısına temel olan Sosyal Sigortalar Kanunu sigortalıyı tanımlarkenonun yararlanacağı sigorta kollarını değil, çalışma ilişkisini dikkate almıştır(SSK.2/I). Aynı yöntemi Bağ-Kur Kanunu (BağK. 24/I) ve Emekli Sandığı Kanunundada görebilmek mümkündür (ESK.12). Dolayısıyla sigortalı tanımının, zorunlusigortalılık başlığıyla “…4.madde kapsamına girenler…” şeklinde yapılmasımevcut yönteme daha uygun görünmektedir. Ancak bu yöntem tercih edildiğindebile, karışıklığa sebep olmamak için tasarının tanımlar bölümündeki genelsağlık sigortalısı tanımı korunmalıdır. Sigortalılık tanımının zorunlu sigortalılıkhaline dönüştürülmesi, kanunun altıncı bölümünde düzenlenen isteğe bağlısigortalılığın ayrıca tanımlanması ihtiyacını ortadan kaldıracak ancak böylebir imkanın bulunduğunu hatırlatmak gibi önemli bir işlevi de yerinegetirecektir.
A.Sigortalı Sayılanlar
Kısave uzun vadeli sigorta kolları bağlamında (zorunlu) sigortalılığa 4.maddede yerverilmiştir[44]. Sigortalılarbelirlenirken, mevcut sosyal güvenlik yasalarından hareketle üç ayrı grupoluşturulmuştur.
a.Hizmet Akdi ile Çalışanlar
Sigortalılara ilişkinolarak yapılan gruplandırmanın ilk bölümü (a) bendinde yer almaktadır. Bunagöre hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlarsigortalı sayılmaktadır[45]. Bu tanımlama ile mevcut düzenlemede SosyalSigortalar Kanununda yer alanlar tanımlanmaktadır. Anılan düzenleme SosyalSigortalar Kanununda yer alan 2.maddenin ilk fıkrası ile aynıdır. Ancak sözkonusu düzenlemenin devamında yer alan ve yukarıda değinmiş olduğumuz ceza veinfaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis ve atölyelerdeçalışanlara ilişkin hükme, takip eden 5. maddede yer verilmiştir.
Bunun yanısıra, (a) bendi kapsamına giren sigortalılara ilişkin hükümler,işçi sendikalarının yönetim kurullarına seçilenler; bir veya birden fazlaişveren tarafından çalıştırılan film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve sazsanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşlarıiçine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlar; düşünür ve yazarlar;2.7.1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanunagöre çalıştırılan koruma bekçileri ile 24.4.1930 tarihli ve 1593 sayılı UmumiHıfzıssıhha Kanununda belirtilen umumi kadınlar hakkında da uygulanacaktır.Esasen söz konusu çalışanların sosyal güvenliklerinin nasıl karşılanacağı,çalışma türlerinin net tanımlanamaması sebebiyle bugün dahi sorun yaratmakta vedavalara sebep olmaktadır. Tasarı, getirdiği bu hükümle belki de bu tartışmayıbir ölçüde sona erdirmek ve anılan kesimin sigortalılığını tanımlamayısağlamaya çalışmaktadır.
Doğrudan (a) bendinde sayılmadığı halde haklarında (a) bendiuygulanacakları belirleyen yukarıdaki düzenlemede, işçi sendikalarınaseçilenlerden söz edildiği halde, memur sendikalarına seçilenler hakkında birhükme yer verilmemiştir. Sözü edilen kimselerin (c) bendi kapsamına girmelerigerektiği düşünüldüğünde bu tür bir düzenlemenin aşağıda yer verilecek olan4.maddenin son fıkrasına alınması doğru olurdu ki, anılan hüküm böyle birdüzenlemeyi içermemektedir. O sebeple memur sendikalarına seçilenlerin (c)bendi kapsamında değerlendirilmelerini sağlayan bir hükme yer verilmesindezaruret vardır. Aksi halde, memur sendikalarının kamu idareleri arasında yeralmaması sebebiyle, bu kimselerin sigortalılık durumlarını tanımlamaya yetecekbir hüküm bulunamayacaktır.
Hemen belirtilmelidir ki, (a) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerekenbir başka grup da, kanımızca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenenkurslarda çalışan eğiticilerdir.
b. Kendi Adına ve Hesabına BağımsızÇalışanlar
Tasarının4.maddesindeki ikinci grup (b) bendinde düzenlenmiştir. Mevcut mevzuattaBağ-Kur kapsamındaki sigortalıları tanımlayan hükme göre, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendiadına ve hesabına bağımsız çalışanlardan;
1) Esnaf ve sanatkarlar,
2) Ticarî kazanç veya serbestmeslek kazancı nedeniyle veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar,
3) Gelir vergisinden muaf olup,esnaf ve sanatkar sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek kuruluşlarınausulüne uygun olarak kayıtlı olanlar,
4) Anonim şirketlerin kurucuortakları ve yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüşkomandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatmaiştiraklerinin ise tüm ortakları,
5) Tarımsal faaliyettebulunanlar sigortalı sayılmaktadır.
Anılan düzenleme, 1479 sayılı kanunile 2926 sayılı kanunların, yani Bağ-Kur kanunlarının sigortalılık tanımlarıile örtüşmektedir. Nitekim ilk dört fıkra, 1479 sayılı yasa kapsamındakisigortalıları tanımlamıştır[46].Ancak ticari şirketleri tek tek saymak yerine ortak noktaları ile onları dördüncüfıkraya yerleştirmiştir.
Ancak hemen belirtilmelidir ki,şirket ortaklarını (b) bendinde tanımlayan tasarı, bu ortakların ya da şirketkurucusunun şirketten ücret alıyor olması halinde hangi kapsamdadeğerlendirileceğine cevap verebilecek nitelikte değildir. Uzun süre Bağ-Kurile SSK arasında da sorun olan ve bu kurumlar arasında yapılan protokolleçözüme kavuşturulmaya çalışılan söz konusu kimselerin sigortalılık durumunun,elde ettikleri kazancı dikkate alan bir tanımlama türü ile çözümekavuşturulabileceği kanısındayız.
Tasarının (b) bendinin son fıkrası 2926 sayılı yasa kapsamına dahilsigortalıları tanımlamıştır. Tarım Bağ-Kur sigortalılığına esas olan tarımsalfaaliyet tanımı, bir parça daha sadeleştirilmiş hali ile tasarıya taşınmıştır[47].Tasarının “3/y” hükmüne göre tarımsalfaaliyet; kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarınınmülkünde veya kamuya mahsus mahallerde ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirmeve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiylebitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini, bu ürünlerinyetiştiricileri tarafından işlenip değerlendirilmesini, muhafazasını vepazarlanmasını ifade etmektedir.
Tasarının bu kısmındaki köy ve mahalle muhtarları, 2108 sayılıMuhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasında tanımlanan muhtarlarıkarşılamaktadır. Yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere, 2108 sayılı yasanın4.maddesine göre, bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmayan köy ve mahallemuhtarları 1479 sayılı Bağ-Kur yasası kapsamına alınmışlardır. Dolayısıylatasarının Bağ-Kur sigortalılarını tanımlayan (b) bendi, 2108 sayılı yasa ileBağ-Kur kapsamına dahil edilen muhtarları da tasarı kapsamına almışgörünmektedir.
c. Kamu İdarelerinde Çalışanlar
Tasarıda tanımlanan sonsigortalı grubu (c) bendinde yer almaktadır. Bu bölüm Emekli Sandığıiştirakçilerine ilişkindir. Düzenlemeye göre, kamu idarelerinde;
1) Kadrolu olarak çalışanlar,
2) (a) ve (b) bentlerine göresigortalı olmayı gerektirmeyecek şekilde sözleşmeli olarak çalışanlar ile 657sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. maddesi uyarınca[48] açıktan vekilatananlar sigortalısayılmaktadır.
Düzenlemede yer verilen kamu idaresi kavramı 3.maddede tanımlanmıştır.Buna göre kamu idaresi, 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi veKontrol Kanununun[49]3. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (d) ve (e) bentlerindebelirtilen idare ve kurumlar ile bunların ödenmiş sermayesinin %50’sindenfazlasına sahip oldukları ortaklıkları ve özel kanunları gereği personelkanunlarına tabi olarak personel çalıştıran diğer kurumları ifade etmektedir(m.3/aa).
Kamu Mali Yönetimi veKontrol Kanununda işaret edilen idare ve kurumlar şunlardır: Genel yönetimkapsamındaki kamu idareler (Uluslararası sınıflandırmalara göre belirlenmişolan, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları vemahalli idareler); merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareler (5108 sayılı kanunaekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareler); düzenleyicive denetleyici kurumlar (5108 sayılı kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alankurumlar); sosyal güvenlik kurumları (5108 sayılı kanuna ekli (IV) sayılı cetveldeyer alan kamu kurumları); mahalli idareler (Yetkileri belirli bir coğrafi alanve hizmetlerle sınırlı olarak kamusal faaliyet gösteren belediye, il özelidaresi ve bunların kurdukları birlik ve idare).
Söz konusu düzenleme ile işaretedilen 5018 sayılı yasaya ekli I sayılıcetvelde yer alan kamu idareleri: 1- Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2-Cumhurbaşkanlığı, 3- Başbakanlık, 4- Anayasa Mahkemesi, 5- Yargıtay, 6-Danıştay, 7- Sayıştay, 8- Uyuşmazlık Mahkemesi, 9- Yüksek Seçim Kurulu, 10-Adalet Bakanlığı, 11- Milli Savunma Bakanlığı, 12- İçişleri Bakanlığı, 13-Dışişleri Bakanlığı, 14- Maliye Bakanlığı, 15- Milli Eğitim Bakanlığı, 16-Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 17- Sağlık Bakanlığı, 18- Ulaştırma Bakanlığı,19- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 20- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 21-Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 22- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 23-Kültür ve Turizm Bakanlığı, 24- Çevre ve Orman Bakanlığı, 25- Milli GüvenlikKurulu Genel Sekreterliği, 26- Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, 27-Jandarma Genel Komutanlığı, 28- Sahil Güvenlik Komutanlığı, 29- Emniyet GenelMüdürlüğü, 30- Diyanet İşleri Başkanlığı, 31- Devlet Planlama TeşkilatıMüsteşarlığı, 32- Hazine Müsteşarlığı,33- Dış Ticaret Müsteşarlığı, 34- Gümrük Müsteşarlığı, 35- DenizcilikMüsteşarlığı, 36- Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, 37- Başbakanlık YüksekDenetleme Kurulu, 38- Devlet Personel Başkanlığı, 39- Özürlüler İdaresiBaşkanlığı, 40- Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı, 41- Devlet Su İşleriGenel Müdürlüğü, 42- Karayolları Genel Müdürlüğü, 43- Köy Hizmetleri GenelMüdürlüğü, 44- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, 45- Devlet Meteoroloji İşleriGenel Müdürlüğü, 46- Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 47- Orman Genel Müdürlüğü,48- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, 49- Sosyal Hizmetler ve Çocuk EsirgemeKurumu Genel Müdürlüğü, 50- Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı, 51- KadınınStatüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, 52- SosyalGüvenlik Kurumu Başkanlığı, 53- Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü,54- Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü.
IIsayılı cetvelde gösterilen (özel bütçe kapsamındaki) kamu idareleri: 1-Yükseköğretim Kurulu, 2- Üniversiteler, 3- Yüksek Teknoloji Enstitüleri, 4-Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, 5- Atatürk Kültür, Dil ve Tarih YüksekKurumu Başkanlığı, 6- Atatürk Araştırma Merkezi, 7- Atatürk Kültür Merkezi, 8-Türk Dil Kurumu Başkanlığı, 9- Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, 10- Türkiye veOrta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, 11- Türkiye Bilimsel ve Teknik AraştırmaKurumu, 12- Türkiye Bilimler Akademisi Başkanlığı, 13- Türkiye Adalet AkademisiBaşkanlığı, 14- Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları MerkeziBaşkanlığı, 15- Yakın ve Ortadoğu Çalışma Eğitim Merkezi, 16- Kredi ve YurtlarKurumu Genel Müdürlüğü, 17- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, 18- DevletTiyatroları Genel Müdürlüğü, 19- Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, 20-Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü, 21- Vakıflar GenelMüdürlüğü, 22- Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, 23- Türkiye MuhasebeStandartları Kurulu, 24- Türk Akreditasyon Kurumu, 25- Türk StandartlarıEnstitüsü, 26- Milli Prodüktivite Merkezi, 27- Türk Patent Enstitüsü, 28-Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü, 29- Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, 30-Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 31- Savunma Sanayi Müsteşarlığı, 32- MilliSavunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı, 33-Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, 34-İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi, 35- Ekonomik Kültürel Eğitim ve Teknikİşbirliği Başkanlığı, 36- Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, 37- GAP BölgeKalkınma İdaresi Başkanlığı, 38- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, 39- TopluKonut İdaresi Başkanlığı, 40- Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, 41- Doğal AfetSigortaları Kurumu, 42- Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, 43- MadenTetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, 44- Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşYurtları Kurumu, 45- Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, 46- Refik Saydam HıfzıssıhhaMerkezi Başkanlığı, 47- Yüksek İhtisas ve Araştırma Hastanesi, 48- MilliPiyango İdaresi Genel Müdürlüğü, 49- Spor-Toto Genel Müdürlüğü, 50- KefaletSandıkları.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli III sayılı cetvelde yer alan(düzenleyici ve denetleyici) kamu idareleri: 1- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, 2-Telekomünikasyon Kurumu, 3- Sermaye Piyasası Kurulu, 4- Bankacılık Düzenleme veDenetleme Kurumu, 5- Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, 6- Kamu İhale Kurumu, 7-Rekabet Kurumu, 8- Şeker Kurumu, 9- Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerPiyasası Düzenleme Kurumu, 10- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu.
IV sayılı cetvelde yer alan sosyalgüvenlik kurumları: 1- T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü, 2- SosyalSigortalar Kurumu Başkanlığı, 3- Bağ-Kur Genel Müdürlüğü, 4- Türkiye İş KurumuGenel Müdürlüğü, 5- Ereğli Kömür Havzası Amele Birliği Biriktirme ve YardımSandığı Başkanlığı.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının sigortalıkapsamına aldığı kamu çalışanlarını değerlendirme yöntemi, 5434 sayılı EmekliSandığı Kanunundan daha farklı bir yapı göstermektedir. Başta belirtmişolduğumuz üzere Emekli Sandığı Kanunu, bu kanunun uygulanacağı daire, kurum veortaklıkları sıraladıktan sonra, sayılan yerlerde çalışanlardan hangileriniiştirakçi sayacağını belirtilmiştir (ESK.12)[50].Ancak yeni tasarı doğrudan, çalışanlarının yasa kapsamına dahil olacağı idarekurumlarını sayma yolunu tercih etmiştir. Böylelikle, kendi özel yasalarında yer alan hükümlerle Emekli Sandığıile ilişkilendirilenlerin ayrı ayrı tespit zorunluluğu da kalmamıştır[51].Hemen belirtilmelidir ki bu yöntem, çalışanların tümünü kapsamaya gayret eden birtasarı için doğal karşılanabilir. Zira mevcut düzenleme bazı kamuçalışanlarını, özel yasalarındaki hükümlerle ve genelde talepleri halindeiştirakçi sayarken, onların başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında olmaihtimalini öngörmektedir. Ancak yeni tasarı ile böyle bir seçenekkalmayacağından, ilgili kamu idarelerinde çalışanlara bu tür bir seçim hakkıbırakma zarureti kalkmıştır.
Tasarının kamu çalışanlarınıdüzenleyen (c) bendinde yer alan “(a) ve(b) bentlerine göre sigortalı olmayı gerektirmeyecek şekilde sözleşmeli olarakçalışanlar…” ifadesi kanımızca çok anlaşılır değildir. Zira kamuidarelerinde iş akdi ile çalışanlar olsa da, kendi ad ve hesabına bağımsızçalışanların bulunma ihtimali yoktur. Kaldı ki (b) bendi kapsamına girecekşekilde sözleşmeli çalışmaktan da ne anlaşılacağı açık değildir. Çünkü 657sayılı Devlet Memurları Kanununun 4.maddesinde kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçicipersonel ve işçiler eliylegörüleceği belirtilmiştir. Bunların arasında kendi ad ve hesabına bağımsızçalışanlardan söz edilmemektedir. Dolayısıyla bir karışıklığa sebep olmamakiçin mevcut ifade yerine hiç olmazsa “(a)ve (b) bentlerine tabi olmayanlar…” şeklinde bir ifadenin daha uygunolacağı kanısındayız.
Bunun dışında, aynı düzenlemede yerverilen “sözleşmeli olarak çalışanlar”ifadesi de karışıklık yaratabilir bir anlam taşımaktadır. Zira tasarının hedefaldığı sözleşmeli çalışma, kamuda özel düzenlemeler bağlı bir statüdür. Onedenle anılan hükmün, ilgili yasalarda tanımlanan türden sözleşmeliçalışanları hedeflediğini anlatan bir ifadeye kavuşturulmasında yarar olduğukanısındayız.
Tasarının 4.maddesinde düzenlenen ve (c) bendikapsamında değerlendirilen bir başka grup daha bulunmaktadır. Buna göre,kuruluş veya personel kanunları gereğince seçimle veya atama yoluyla görevegelenler; Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisiüyeleri, belediye başkanları, harp okulları ile fakülte ve yüksek okullardaTürk Silahlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta ikenaskeri öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tabi tutulan adaylar ile fakülte veyameslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra ya da askerlikhizmetini müteakip muvazzaf subaylığa, astsubaylığa, uzman jandarmalığa[52]veya uzman erbaşlığa geçirilenler hakkında da (c) bendi uygulanacaktır. Hemenbelirtilmelidir ki, anılan son fıkra düzenlemesinde yer alan “muvazzafsubaylığa” ifadesindeki “muvazzaflık” kavramı, herhangi bir ayırıcılıktaşımadığından sadece “subaylık” şeklinde de ifade edilebilir.
B. SadeceBazı Sigorta Kollarından Yararlanabilecek Olan Sigortalılar
Kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının tümünden yararlanacak olanları4.maddede belirleyen tasarı, 5.maddede sadece bazı sigorta kollarından hizmetalabilecek sigortalıları sıralamıştır. Birbirinden bağımsız bentler halindesıralanan bu kimseler, 4.maddedeki zorunlu ve tam sigortalılardan sonra ikincibir kategori oluşturmaktadır. Bu gruba dahil olanlar, zorunlu kısmisigortalılar olarak tanımlanabilir. Ancak aşağıda da görüleceği gibi bunlardanbazıları, istekleri halinde sigortalılık kapsamlarını genişletebilmektedirler.
a.Hükümlü ve Tutuklular
Tasarının 5.maddesinin (a) bendindeki düzenlemeye göre ceza infazkurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeriünitelerde çalıştırılan hükümlü vetutuklular hakkında kısa vadeli sigorta kolları uygulanacaktır[53].Bunlar ayrıca isteğe bağlı sigortalı da olabilmektedirler. Söz konusu hüküm, esasenSosyal Sigortalar Kanunun 2.maddesinde yer alan hükmün tekrarı niteliğindedir(SSK.2/III).
Tasarının bu bölümünde işaret edilen kısa vadeli sigorta kolları, işkazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortalarıdır. Dolayısıyla “5/a”düzenlemesi, söz konusu hükümlü ve tutukluların genel sağlık sigortasındanyararlanabilmelerini sağlayan bir hüküm değildir.
Hemen belirtilmelidir ki, tasarının “3/c” maddesinde yer verilen kısavadeli sigorta kolları tanımında geçen hastalıksigortası ifadesi, bu adı taşıyan bir sigortanın tasarıda bulunmamasıkarşısında karışıklık yaratabilir. Ancak bu ifade tasarıda, hastalığın sebepolduğu gelir kaybının telafisini sağlayan yardımları ifade etmek içinkullanılmaktadır. Nitekim tasarının 16. maddesinde hastalığın, iş kazası vemeslek hastalığı dışında kalan halleri kapsadığı belirtilmekte ve 17.maddede debu konuda sağlanacak yardımlara işaret edilmektedir. Söz konusu yardımlar isesadece parasal yardımlardır. Buna karşılık sağlık sigortası, sigortalı ilebakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; iş kazası, meslekhastalığı, hastalık ve analık sebebiyle hastalanmaları halinde tedavilerini, işgöremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlamakamacıyla sağlık hizmetleri sunmaktadır (m. 87). Dolayısıyla tasarıyla “5/a”bendindeki kişilere sağlanan hastalık sigortası yardımı, hastalık nedeniyleortaya çıkan gelir kaybını 17.maddedeki araçlarla telafi edilmesini ifadeetmektedir.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısının 5.maddesinegöre sigortalı sayılabilen hükümlü ve tutukluların genel sağlık sigortasındanyararlanabilmelerini sağlayan düzenleme, genel sağlık sigortalısını tanımlayan84.madde yer almıştır. Gerçekten de söz konusu maddede, tasarının 4. ve 5.maddelerinegöre sigortalı olanların genel sağlık sigortalısı sayılacakları açıkçabelirtilmektedir.
b. Çırak ve Öğrenciler
Tasarının 5.maddesine sadece bazı sigorta kollarından yararlanma hakkıverilen bir başka gurup da çırak veöğrencilerdir. Söz konusu hükme göre, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunundabelirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde beceri eğitimi gören öğrencilerile yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler, kısavadeli sigorta kollarına tabi tutulmaktadır. Anılan hüküm, Sosyal SigortalarKanununun “3/II.B” düzenlemesine paraleldir. Fakat tasarı ile bu kişilereanalık sigortasından da yararlanma hakkı getirilmiştir. Zira yukarıda dabelirtmiş olduğumuz üzere kısa vadeli sigorta kollarından biri de analıktır.Ancak bu uygulamaya anlam verebilmek mümkün değildir. Çünkü çıraklık veöğrencilik, küçük yaşta mesleki eğitim almak isteyenler için belli yaşlarakadar sağlanmış bir hukuki statüdür. Bu durumdakilerin karşılaşabilecekleribaşka riskler varken analık riskinin sigortalanmasını, yeni sosyal güvenlikanlayışı ile açıklanabilmek mümkün değildir. Kanımızca bu durum, sigortakolları ve yardımlarının tasarıda tek tek düzenlemek yerine kısa ve uzun vadelisigorta kolları olarak genel bir başlık altında tanımlanmaya çalışılmasındankaynaklanmaktadır[54].Dolayısıyla, ilgililere sağlanacak sigorta kollarının ayrı ayrı belirtilmemesi,çırak ve öğrencilerde olduğu gibi, sosyal güvenliğin kapsamının şaşırtıcımecralarda genişlemesine sebep olmaktadır.
Bununla birlikte tasarı ile sağlanan bir başka yenilik de stajyerlere getirilen sosyal güvencedir.Gerçekten de yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulanöğrenciler, mevcut yapıda herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmadıkları halde,tasarının “5/b” hükmü ile kısa vadeli sigorta kollarından yararlanabilir halegetirilmektedir (Mesleki Eğitim Kanunu 25). Analık sigortası ile ilgili tespitlerimizisaklı kalmak üzere bu durumun, tasarıyla sağlanan olumlu bir gelişime olduğunusöyleyebilmek mümkündür.
Hemen belirtilmelidir ki, tasarıda avukatstajyerlerine ve fahri tıpasistanlarına bu faaliyet sürelerine ilişkin bir borçlanma imkanıgetirilmiştir. Buna göre söz konusu yasaya (tasarıya) göre sigortalı olaraktescil edilmiş bulunanların, avukatlık stajını açıkta iken yapanların normalstaj süreleri ve tıp doktorlarının fahri asistanlıkta geçen süreleri, kendileriveya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve belirlenen prime esasgünlük kazanç alt sınırından, prime esas günlük kazancın alt ve üst sınırlarıarasında olmak üzere kendilerince belirlenecek günlük kazanç üzerindenhesaplanacak malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini borcun tebliğitarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılmaktadır(m.56/f, j).
c. Harp ve Vazife Malülleri
Tasarı harp ve vazife malulleri için özel bir hükmü içermektedir.5.maddenin (c) bendine göre, harp malûlleri ile 3713 sayılı Terörle MücadeleKanunu veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazifemalûllüğü aylığı bağlanmış olanlardan bu kanuna (tasarıya) tabi çalışanlarhakkında aylıkları kesilmeksizin kısa vadeli sigorta kolları uygulanacaktır[55].Ancak istekleri halinde bu kimseler uzun vadeli sigorta kollarından da yararlanabileceklerdir.
Söz konusu hükümleEmekli Sandığı Kanununda yer alan düzenlemede değişikliğe gidilmiştir. Anılanyasanın 99.maddesine göre, “… vazifemalüllüğü … aylığı … alanlardan; hiçbir şarta bağlı olmaksızın emeklilik hakkıtanınan vazifelere tayin edilenlerin, aylıklarının tamamı, bu vazifeleretayinleri tarihini takibeden ay başından itibaren kesilir … Bu vazifelerden ayrılanların kesilen aylıklarının ayrıldıklarıtarihi takibeden ay başından itibaren müstahak olmaları şartiyle ödenmesinebaşlanır …”. Madde hükmünden de anlaşılacağı gibi daha önce çalışmaları (tayin edilmeleri)sebebiyle aylıkları kesilen bu kimselerin aylıkları, tasarıdaki “5/c” hükmükarşısında çalışmaları halinde bile artık kesilmeyecektir. Tasarıdaki bu yeni düzenleme, harp ve vazife malulleriiçin gelen çok olumlu bir gelişmedir. Bu şekli ile harp ve vazife malullüğüaylıkları adeta devletin sosyal yardımı haline dönüştürülmüş olmaktadır.
d. Yabancı Uyruklu Öğretim Elemanları
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının “5/d”bendine göre, karşılıklılıkesasına dayalı olarak ikili sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğundaolanlar hariç, yüksek öğretim kurumlarında çalıştırılan yabancı uyruklu öğretimelemanları ile Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görevlendirilen yabancıuyruklu öğretmenler hakkında da sadece kısa vadeli sigorta kollarıuygulanacaktır. Fakat istekleri halinde bu kişilere de uzun vadeli sigortakollarından yararlanabilme imkanı sağlanmıştır.
e. Sosyal Güvenlik Destek Primine TabiOlanlar
Tasarının sadece bazı sigorta kollarından yararlandırdığı son grup,sosyal güvenlik destek primi ödeyenlerdir. Buna göre sosyal güvenlik destekprimine tabi olanlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları uygulanabilecektir(m.5/e). Sosyal Sigortalar Kanununa göre halen haklarında yalnız iş kazası vemeslek hastalığı sigortası uygulanan bu kişilere artık, kısa vadeli sigortakollarının tümü sunulacaktır (SSK.II.C/2). Bu anlamda söz konusu kimseler,hastalık ve analıktan sigortalarından da yararlanma hakkını elde etmişolmaktadırlar.
Hemen belirtilmelidir ki halen sadece SSK ve Bağ-Kur’da uygulanan sosyalgüvenlik destek primi, tasarının 41.maddesi ile yaşlılık aylığa alırkençalışmak isteyen herkese uygulanır hale gelmiştir (SSK.63/B, BağK.ek.20)[56].Dolayısıyla, sosyal güvenlik destek primine tabi olanlarla ilgili tasarının “5/e”hükmü çok daha kapsamlı bir uygulama kazanmıştır.
Ancak Sosyal Sigortalar Kanunu, sosyal güvenlik destek primi ödeyenlerleilgili istisnai bir düzenleme daha içermektedir. Buna göre, kendi kanunlarına göre görev malullüğü aylığıbağlanmış olanlar kurumdan yazılı talepte bulunurlarsa, talep tarihini takipeden aybaşından itibaren, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarındanyararlanabilmektedirler (SSK.II.c.son). Anılan düzenlemeye karşılık gelen hüküm,tasarının yukarıda yer verdiğimiz “5/c” bendinde yer almaktadır[57].
2.Zorunlu Sigortalı Sayılmayanlar
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, kısa ve uzunvadeli sigorta kollarının uygulanmasında sigortalı sayılamayacak olanları dabelirlemiştir (m.6).Buna göre,
a) İşverenin işyerinde ücretsizçalışan eşi: Anılan hükme dahil olan eş, tıpkı Sosyal Sigortalar Kanununda sigortalısayılmayanlarda olduğu gibi burada da sigortalı sayılmamıştır (SSK.3/I.B).
b) Aynı konutta birlikte yaşayan veüçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın yaşadıklarıkonut içinde yapılan işlerde çalışanlar: Sosyal Sigortalar Kanunundaki hükmeparalel olarak kapsam dışında bırakılmıştır (SSK.3/I.C).
c) Evhizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ilesürekli çalışmasına rağmen haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı Kanundabelirtilen sürelerden az olması nedeniyle aylık kazançları prime esas günlükkazanç alt sınırının otuz katından az olanlar: Ev hizmetlerinde çalışanlarailişkin ifade bir değişiklik içermektedir. Sosyal Sigortalar Kanununda yer alan düzenleme “…Ev hizmetlerindeçalışanlar (ücretle ve sürekliolarak çalışanlar hariç)…”şeklindedir (SSK.3/I.D). Tasarıdaki hükmün ilk kısmı, ifadesi farklı olsa damevcut düzenlemenin tekrarı niteliğindedir. Ancak tasarının bu düzenlemesininikinci kısmı tümüyle yenidir. Buna göre aslında zorunlusigortalılık kapsamında yer alması gereken bazı çalışanlar, salt çalışmasüreleri az olduğu için ve bu sebeple kazançları prime esas günlükkazanç alt sınırının altında kaldığından sigortalı sayılmamaktadır. Hükmündüzenleniş şeklinden, içerdiği iki şartın beraber aranacağı sonucu çıkmaktadır.Yani hem çalışma süresi İş Kanununda belirtilenlerin altında olacak, hem de buçalışma süresi sebebiyle kazancı söz konusu sınırın altında kalacak. Aksihalde, yani şartlardan salt birinin yokluğu, örneğin kısmi süreli çalışıyorolmasına rağmen kazancının prime esas kazanç sınırı altında kalmaması, onukapsam dışında bırakmayacaktır.
Ancak acaba tam süreli çalıştığı halde, elde ettiğikazancı anılan prime esas kazancı geçmeyenler için de aynı şeyi söylemek mümkünmüdür ? Bu bağlamda tam süreli çalışanlara asgari ücretin altında ödemeyapılamayacağı kuralından hareketle, böyle bir çalışmanın olamayacağı iddiaedilebilir. Yasal durum bu şekilde olsa da gerçekte, asgari ücretin altında kazanançok sayıda çalışan olduğu bilinmektedir. Tasarının sözü edilen düzenlemesiyle, kayıtdışında tutulmaları sebebiyle ücret açısından yasal korumadan mahrum kalanlar,bir de sosyal güvenlik açısından zorunlu sigortalılık kapsamı dışınaitilmektedir. Bu şekilde adeta, gerçekte varolan ancak arzu edilmeyen birdurum, yasayla kabul edilmiş olmaktadır. Böylelikle, mevcut düzenlemelerin sözkonusu kimselere sağlamakta olduğu zorunlu sigortalılık ortadan kaldırılmaktadır.Zira anılan kimseler (özelde SSK’lılar), yürürlükteki yasaların kendilerinesağlamakta olduğu imkanlardan yararlanarak, çalışmış oldukları dönemde asgariücretin altında ücret alsalar da, açtıkları hizmet tespiti davalarıylasigortalılık haklarını geriye dönük olarak kazanabilmektedirler (SSK.79). Ancaktasarının getirdiği bu düzenleme kanımızca, halen zorunlu sigortalılıkkapsamında olmaları sebebiyle hizmet tespit davası açabilen bu kişilerin, tasarının117.maddesinde düzenlenmiş olan aynı imkandan yararlanamamaları sonucunudoğuracaktır. Zira tasarının 117.maddesinde düzenlenmiş olan hizmet tespitidavası bu imkanı, yeniden tanımladığı sigortalılar için getirmiş durumdadır.
d) Askerlik hizmetlerini er veerbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri: Bu durumdageçen süreler için tasarının “56/c” bendinde borçlanma imkanı getirilmiştir.
e) Yabancı bir ülkede kuruluherhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş nam ve hesabına Türkiye’ye bir işiçin gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tabi olduğunu belgeleyenkişiler: Anılan düzenleme Sosyal Sigortalar Kanununun “3/I.G” bendi ileaynı şekilde düzenlenmiştir.
f) Resmî meslek ve sanat okullarıile yetkili resmi makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında veyüksek okullarda tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışanöğrenciler: Hüküm, Sosyal Sigortalar Kanununun “3/I.H” bendinin tekrarıolarak düzenlenmiştir.
g) Sağlık hizmet sunucularıtarafından işe alıştırılmakta olan hasta veya maluller: Bu düzenleme deSosyal Sigortalar Kanunundan alınmıştır ve “3/I.J” bendinin tekrarıniteliğindedir.
h) 18yaşını doldurmamış olanlar: Gerek 2925 sayılı Tarım SSK, gerekse1479 sayılı Bağ-Kur yasasında sigortalı kapsamı dışında bırakılanları ifadeeden bu düzenleme, anılan yasalardaki hükümlerin tekrarı olarak tasarıda yeralmıştır (2925/4.a, BağK. 24/II.a).
Tasarıda, birmeslek veya sanat okulunu bitirenlerden 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı TürkMedeni Kanunu hükümlerine göre mahkemece ergin kılınmak suretiyleöğrenimleriyle ilgili görevlerde çalışanlar hakkında 18 yaşın bitirilmiş olmasışartı aranmayacağı da ayrıca belirtilmiştir (m.6/III). Bu hüküm, 657 sayılıDevlet Memurları Kanununun 40.maddesine paraleldir. Anılan düzenlemeye göre “Genel olarak 18 yaşını tamamlayanlar Devletmemuru olabilirler. Bir meslek veya sanat okulunu bitirenler en az 15 yaşınıdoldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanununun 12 nci maddesine göre kazai rüştkararı almak şartiyle Devlet memurluklarına atanabilirler.“ Devlet Memurları Kanununun bu düzenlemesi,içeriğinden de anlaşılacağı gibi memuriyete girişe ilişkindir. SosyalSigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, anılan hükümden hareketlemeslek veya sanat okullarını bitirenlere mahkeme kararı ile reşit sayılmalarıhalinde sigortalı olabilme imkanı sağlamaktadır[58].Böylelikle memuriyete giriş için getirilmiş olan bir düzenleme, sosyal güvenlikanlamında çok daha kapsamlı bir uygulama alanına kavuşmuştur.
Tasarının bu düzenlemesi, Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamına girenlerleilgili önemli bir değişiklik yaratmaktadır. Zira yürürlükte olan yasada, 18yaşını doldurmamış olanların Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamına girmeleriniengelleyen bir hüküm yoktur. Aksine, bu durumdakilere sağlanmış önemli birimkan bulunmaktadır. Sosyal Sigortalar Kanununun 60/G maddesine göre, 18 yaşından önce malüllük, yaşlılık ve ölümsigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurduklarıtarihte başlamış kabul edilmekte ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenenmalüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarınınhesabına dahil edilmektedir[59].Oysa tasarının burada yer verdiğimiz hükmü sözü edilen imkanı tümüyle kaldırmıştır.Zira, 18 yaşını doldurmamış olanların sigortalı sayılamayacak olması, onlarınprim ödeme imkanlarını ortadan kaldıracaktır. Kaldı ki tasarı bu düzenlemeyiyaparken aynı zamanda, 52.maddesinde yer verdiği hükümle de çelişkiye düşmüştür.Gerçekten de Sosyal Sigortalar Kanununun 60/G maddesine paralel kaleme alınan52/II hükmü şu düzenlemeyi içermektedir: “Bu Kanunun (tasarının) uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılıkve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşınıdoldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler içinödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri prim ödeme günsayılarının hesabına dahil edilir.” Görüldüğü gibi tasarı önce 6.maddede yerverdiği düzenleme ile 18 yaşından önceki süreleri sigortalı saymamış, dahasonra 52.maddesindeki hükmü ile 18 yaşından önce ödenen primlere sonuçbağlamıştır. Bu durum karşısında,hiç olmazsa kendi içinde tutarlı olabilmesini sağlamak için tasarının “6/h”düzenlemesinin Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanları ifade eden “4/a”hükmünü dışarıda bırakan bir ifadeye kavuşturulması gereklidir.
ı) Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarımişlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar iletarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyettebulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden bu faaliyete ilişkinmasraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanundatanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunubelgeleyenler: Bu düzenleme Tarım SSK ve Tarım Bağ-Kur kapsamındakisigortalıları tanımlamaktadır.
Gerçekten de2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu2.maddesine göre: “…süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanlar istektebulunmaları kaydıyla bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…”. Tasarının buhükmü, tarım SSK yasası kapsamında sigortalı olabilenlerden, prime esas kazancıyasal sınırın altında kalanları sigortalı saymamaktadır. Dolayısıyla, primeesas kazancı bu sınırı geçenler sigortalı olabilmektedir. Sözü edilen zorunlusigortalılık dışında bırakma uygulaması, kayıt dışı çalışmayı teşvik edebilecekbir düzenleme niteliğindedir. O nedenle bu uygulamadan beklenen sonucunalınabilmesi için gelir ve yoksulluk değerlendirmesinin güvenilir ve sağlıklıbir şekilde yapılması büyük önem taşımaktadır[60].
Bu durum tasarının isteğe bağlı sigortalılığı düzenleyen69.maddesi dikkate alındığında önemli bir değişiklik değilmiş gibi görülebilir.Zira mevcut 2925 sayılı yasada da isteğe bağlı olarak düzenlenen Tarım SSKsigortalılığı, kazancı yasal sınırın altında kalanlar için tasarının69.maddesinde yer verilen hükümle isteğe bağlı sürdürülebilmektedir. Ancak sözkonusu kişiler için sigorta niteliğinde bir paralellik sağlasa da, tasarınınburada incelediğimiz “6/ı” hükmünde, sigorta yardımları konusunda bir geriyegidiş söz konusudur. Zira, Tarım SSK’lılarına 2925 sayılı yasa ile sağlanansigorta yardımları sadece uzun vadeli sigorta yardımları değildir. 2925 sayılıyasanın ikinci bölümünde düzenlenen sigorta yardımları arasında, iş kazası vemeslek hastalığı ile hastalık sigortası yardımları, yani kısa vadeli sigortakolları da bulunmaktadır. Oysa anılan gruba isteğe bağlı sigortalılık imkanısağlayan tasarının 69.maddesi yalnız uzun vadeli sigorta hizmeti sunmuştur.Tasarının sağlık sigortalılarını düzenleyen 84.maddesi, isteğe bağlısigortalıları da kapsama aldığından mevcut yasanın 13.maddesinde düzenlenenhastalık sigortası açısından bir kayıp olmadığı söylenebilir. Ancak aynı şeyisadece zorunlu sigortalıları kapsayan işkazası ve meslek hasatlığı sigortası için söyleyebilmek mümkün değildir.
Bununla beraber hemen belirtilmelidir ki tasarının “6/ı”düzenlemesinin tarım SSK’lıları için sağladığı olumlu bir gelişme debulunmaktadır. Gerçekten de mevcut tarım SSK’lıları için söz konusu olan ve2925 sayılı yasadan kaynaklanan sigortalılık, bu kimselerin isteğinebırakılmıştır. Prim ödemeleri de halen yıllık 180 gün üzerindensürdürülmektedir (2925/32)[61].Oysa tasarının prime esas kazanç sınırını aşan süreksiz (özel sektör) tarımişçilerine ilişkin özel bir düzenlemesi yoktur. Bu durumda söz konusu işçilerin180 günün üzerinde sigorta primi ödeyebilmeleri mümkün hale gelmişgörünmektedir.
Prime esas kazanç sınırı altında gelir elde eden tarım işçilerininsigortalı sayılmayanları, özel sektör işçileridir. Tasarının “6/ı” hükmünde yerverilen “ Kamu idareleri hariç olmaküzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerdeçalışanlar…” ifadesi, tıpkımevcut SSK.3/I.A.a’da olduğu gibi, kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerindeçalışanları sürekli-süreksiz çalışıyor olmalarına bakmadan kapsama dahil etmiştir.
Tasarının “6/ı” düzenlemesinde değinilen ikinci grup tarımBağ-Kur’lularıdır. Tıpkı tarım SSK’lılar gibi bunların kazançlarının da yasalsınırın altında kalması halinde sigortalı sayılmayacakları düzenlenmiştir. 2926sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal SigortalarKanununa göre sigortalı sayılanlar, herhangi bir işverene iş akdi ile bağlıolmaksızın tarımsal faaliyette bulunanlardır (2926/2). Söz konusu sigortalılıkzorunlu niteliktedir (2926/5). 2926 sayılı yasa, kapsamına aldığı sigortalılarasadece uzun vadeli sigortalılık imkanı sunmaktadır. Tasarının “6/ı” düzenlemesiise, zorunlu sigortalı olan tarım Bağ-Kur’lularından kazançları yasal sınırınaltında kalanları zorunlu sigortalılıktan çıkarmıştır. Fakat istekleri halindebu kimselerin, tasarının 69. maddesinde yer verilen isteğe bağlı sigortalılıkimkanlarından yararlanabilecekleri belirtilmiştir.
Ancak prime esas kazançlarına göre ister zorunlu isteristeğe bağlı olsunlar, yukarıda belirtilen kimselerin tümü tasarının ”84/a”düzenlemesi gereğince sağlık sigortasından yararlanabileceklerdir.
i) Niteliği itibarıyla bir kişininbir gün içinde yapabileceği işlerde yevmiyeli olarak çalışanlar,
j) Kendi nam ve hesabınaçalışanlardan gelir vergisinden muaf olup esnaf ve sanatkar siciliyle birliktekanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlardan,aylık kazançlarından bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalantutarı prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunubelgeleyenler: Yürürlükteki 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununda sigortalılar,vergi mükellefi olanlar ve vergiden muaf olanlar şeklinde iki kategoridedeğerlendirilmiştir. Buna göre “…Esnaf ve sanatkarlar ile diğer bağımsızçalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veyabasit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muafolanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşunausulüne uygun olarak kayıtlı olanlar…Bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.”(BağK.24/I.a). Tasarının “6/j” hükmü, söz konusu vergiden muaf bağımsızçalışanlardan kazancı yasal sınırın altında kalanları zorunlu sigortalılıkkapsamından çıkarmıştır. Söz konusu kimselere istekleri halinde, tasarının69.maddesinden yararlanarak isteğe bağlı sigortalılık imkanı sunulmaktadır.Ancak yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi burada da, mevcut düzenlemede zorunlusigortalı olarak kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının tümünden yararlanmaimkanı olan bu kimselerin, sadece uzun vadeli sigorta kolları ile sağlıksigortasından yararlanması söz konusu olacaktır.
Buraya kadar yer vermeye çalıştığımız açıklamalardan da anlaşılacağı gibitasarı, kazançlarının yasal prime esas kazancın altında gördüklerini zorunlusigortalı olmaktan çıkarmakta, onları isteğe bağlı sigortalı olmayayöneltmektedir. Nitekim 6.maddenin gerekçesi de bu değerlendirmeyidoğrulamaktadır. Söz konusu gerekçeye göre 6.maddede, kısa ve uzun vadelisigorta kollarının uygulamasında kimlerin sigortalı sayılmadığı belirtilerek,4. maddenin uygulanmasında tereddüde neden olabilecek kişi ve çalışmailişkileri belirtilmiştir. Ayrıca yine gerekçeye göre, kendi nam ve hesabınaçalışanlardan tarımsal faaliyet gibi düzenli bir gelir ilişkisine dayanmayanlarile gelir vergisinden muaf olan küçük esnaf ve ev hizmetlerinde çalışanlaryıllık ya da aylık gelirlerinin net tutarının asgari ücretin altında olmasıhalinde, zorunlu sigorta kapsamından çıkartılmıştır.
Tasarının bu uygulamasının hangi gerekçeye dayandığı da, gerekçedebelirtilmiştir. Buna göre zorunlu sigortalılık kapsamından çıkarılanların zatenyetersiz gelirlerinden ayrıca sigorta primi kesintisi yapılarak, sigortapriminden dolayı maddi sıkıntılarının artmaması düşünülmüş, yatıramadıklarıprimlerinden dolayı bir de gecikme zammı ödemek gibi bir külfetlekarşılaşmamaları amaçlanmıştır. Bu kişilerin talepleri halinde isteğe bağlısigortaya tabi olarak sosyal güvenlik haklarından yararlanmaları mümkünkılınmıştır.
3. İsteğe Bağlı Sigortalılık
Tasarının 6.bölümünde isteğe bağlısigortalılığa yer verilmiştir. Bu düzenlemelerle, zorunlu sigortalılıkkapsamında bulunmayanlara isteğe bağlı sigortalı olabilme imkanı sağlanmaktadır.Söz konusu sigortalılık sadece uzun vadeli sigorta kollarından yararlanmayısağlayan bir sigortalılık olarak tanımlanmıştır (m.69).
Kanımızca, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının69.maddesindeki düzenleme, 84.madde ile çelişen bir ifade taşımaktadır. Genelsağlık sigortalısını tanımlayan bu maddede, tasarının 4 ve 5.maddelerine göresigortalı sayılanlar dışında isteğe bağlı sigortalılar da sayılmıştır. Yaniisteğe bağlı sigortalıların genel sağlık sigortasından yararlanabilecekleriaçıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla 69.maddedeki ilk fıkra hükmü, 84.maddeyi dekapsar şekilde yeniden kaleme alınmalıdır.
Tasarının 69.maddesinin ilk fıkra hükmü, aynı bölümünde yer alan 72.maddeile de çelişmektedir. Burada, daha önce yalnız uzun vadeli sigorta kollarındanyararlanabileceği söylenen isteğe bağlı sigortalılardan kesilecek sağlıksigortası priminden söz edilmektedir. Oysa tasarıda, sağlık sigortası uzunvadeli sigorta kollarından değildir.
Söz konusu çelişkiler, mevcut tasarının aslında iki ayrı yasa taslağınınbirleşiminden oluşmasından kaynaklanmaktadır. Sosyal Sigortalar ve Genel SağlıkSigortası Tasarısı, Emeklilik Sigortaları Yasa Taslağı ile Genel SağlıkSigortası Yasa Taslağının birleşiminden oluşturulmuştur. Dolayısıyla, aslındagenel sağlık sigortasını içermeyen Emeklilik Yasa Taslağının kurgusunda genelsağlık sigortası, doğal olarak uzun ve kısa vadeli sigorta kollarıtanımlamalarına alınmamıştır. Aynı durum Emeklilik Yasa Taslağı içindeki tümtanımlama ve atıflar için de geçerlidir. Ancak bu taslakların birleşimi sonrasındaoluşan yeni tasarıda genel sağlık sigortası, uzun ve kısa vadeli sigortakolları dışında ayrı bir sigorta kolu görüntüsü vermekte ve bahsi geçençelişkilere yol açmaktadır.
İsteğe bağlı sigortalılığın şartları 70.maddede belirtilmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre isteğe bağlısigortalı olabilmek için, herşeyden önce zorunlu sigortalı durumunda olmamak gereklidir. Bunun dışında kendiçalışmaları nedeniyle aylık bağlanmış olanlara da isteğe bağlı sigortalılık imkanıtanınmamıştır. Nitekim bu son şart, mevcut sosyal güvenlik yasalarında da yeralmaktadır (SSK.85/A.b; Bağ-Kur 24/II.c, 79/I; ESK.12/son). Tasarının isteğebağlı sigortalılık için aradığı diğer şartlar ise 18 yaşını doldurmuş bulunmakve isteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurudabulunmaktır.
İsteğe bağlı sigortalılık, müracaatın kurum kayıtlarına intikal ettiğitarihi takip eden aybaşından itibaren başlamaktadır. Ancak isteğe bağlısigortanın başladığı tarihte, 4. maddeye göre sigortalı olmayı gerektirecek çalışmasıbulunduğu tespit edilenlerin isteğe bağlı sigortalılıkları, bu çalışmanın sonaerdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren başlamış sayılacaktır. Bu durumda,zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim ödenen süreleri iptaledilecek, bu süreye ilişkin ödenen primler faizsiz iade edilecektir.
Bu sigorta imkanından yararlanmak isteyenler, tasarının 112.maddesindedüzenlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasındabelirleyecekleri kazanç üzerinden prim ödeyeceklerdir[62].Primlerin %12’si sağlık için alınmakta ve toplamı, malullük, yaşlılık ve ölümsigortaları için ödenenlerle birlikte %32’ye ulaşmaktadır (m.72). Mevcutsistemde malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları için ödenen sigorta primiSosyal Sigortalar ve Bağ-Kur’da %20, Emekli Sandığında ise %16 olarakuygulanmaktadır (SSK.85/C; Bağ-Kur. 49; ESK.14/a)[63].Sağlık sigortası prim oranları ise Sosyal Sigortalar Kanununda %5’i sigortalıyaait olmak üzere %11, Bağ-Kur’da ise %20’dir (SSK.73/B; Bağ-Kur. 49).Rakamlardan da anlaşılacağı üzere, sigorta prim oranlarında bir gerileme sözkonusudur.
Tasarıya göre isteğe bağlı sigortalı olan,bakmakla yükümlü olunan kişi dahi olsa, genel sağlık sigortası primini ödemekleyükümlüdür (m.72/III). Bakmakla yükümlüolunan kişi tasarının 3.maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre anılan kavram,genel sağlık sigortalısının; Sigortalı sayılmayan, kendi sigortalılığınedeniyle gelir veya aylık almayan eşini; Sigortalı sayılmayan, kendisigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık almayan çocuklarından; 18 yaşını, ortaöğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşınıdoldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu kanuna(tasarıya) göre malul olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını; Sigortalısayılmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık almayan ve geçimininsigortalı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen ana ve babasını ifadeetmektedir.
Yürürlükte bulunan mevzuatta bakmakla yükümlüolunan kişi kavramı Bağ-Kur ve Emekli Sandığı Kanunlarında kullanılmaktadır[64].Ancak bu kavramdan ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanımarastlanmamıştır. Sosyal Sigortalar Kanununda ise geçindirmekle yükümlü olunankişi kavramına yer verilmektedir[65].Yasanın 106.maddesinde ise sigortalının geçindirmekleyükümlü olduğu kişiler belirtilmiştir. Bunlar: Diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarakçalışmayan ya da gelir veya aylık almayan eşi; 18 yaşını veya ortaöğrenimyapıyorsa 20 yaşını, yüksek öğrenim yapıyorsa 25 yaşını doldurmamış veya 18yaşını doldurmuş olup da çalışamayacak durumda malul erkek çocukları ileyaşları ne olursa olsun evli bulunmayan ve sosyal güvenlik kuruluşlarına tabiolarak çalışmayan veya bunlardan aylık yahut gelir almayan kız çocukları[66];Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasıdır.
Görüldüğü gibi tasarıda kullanılan bakmakla yükümlü olunan kişi kavramıbüyük ölçüde Sosyal Sigortalar Kanunun 106.maddesine paraleldir. Ancak mevcutdüzenlemede geçindirmekle yükümlü olunan ya da bakmakla yükümlü olunanlarınisteğe bağlı sigortalılık halini düzenleyen ayrı bir hüküm yoktur. Kaldı kimevcut isteğe bağlı sigortalılık düzenlemeleri sağlık sigortası hizmetisunmadığı için böyle bir düzenlemeye gerek de bulunmamaktadır.
Ancak bu konuda bir başka sorun da, söz konusu geçindirmekle veyabakmakla yükümlü olunan kişilerin isteğe bağlı sigortalılığı halinde,kendilerine bakan ya da geçindiren kimselerden aldıkları sağlık yardımınıalmaya devam edip edemeyecekleridir. SSK ve Bağ-Kur’daki düzenlemelerbakıldığında, bakmakla veya geçindirmekle yükümlü olunan eş, çocuk ya daana-babanın isteğe bağlı sigortalı olabilmesi mümkündür. Yine aynıdüzenlemeler, bu kimselere bakılmakla ya da geçindirilmekle yükümlü olunmalarıhalinde sağlık yardımı verilebilmesine de izin vermektedir. İsteğe bağlısigortaya girmeleri de bu duruma etki etmemektedir. Dolayısıyla tasarıdagetirilen düzenleme, isteğe bağlı sigortalılara sağlık yardımı alabilme imkanıgetirmesi açısından olumlu olmuştur. Ancak bunu seçen bakılmakla ya da geçindirilmekleyükümlü olunanlar artık, bu durumlarıyla alabildikleri sağlık yardımlarınıbundan böyle alamayacaklardır. Zira tasarı kendilerine genel sağlıksigortasından doğrudan yararlanma imkanı getirmektedir.
İsteğe bağlı sigorta priminin, sigortalı tarafından belirlenecek günsayısı esas alınarak ait olduğu ayın sonuna kadar ödenmesi zorunludur. İlgiliay içinde ödenmeyen isteğe bağlı sigorta primleri, bu kanunun (tasarının)uygulanmasında prim ödeme gün sayısının hesabında dikkate alınmayacaktır(m.72/II).
Tasarıda, Sosyal Sigortalar Kanununun 85/D maddesine paralel olarak,isteğe bağlı sigortalılığın sona erme sebepleri de belirtilmiştir (m.73). Bunagöre isteğe bağlı sigortalılık, 4.madde kapsamında zorunlu sigortalı çalışmayabaşlamakla sona erer. Ancak kısmi süreli çalışmalarda bu duruma engelolunmuştur (m.73/a). Böylelikle kısmi çalışanların bu çalışmaları ile eldeettikleri zorunlu sigortalılık süresi dışında kalan boştaki sürelerinin, isteğebağlı doldurulmasına imkan yaratılmaya çalışılmıştır. Bunların dışında isteğebağlı sigortalılığı sona erdirme talebi, aylığa veya toptan ödemeye hakkazanmış olmak şartıyla talep, ölüm ve genel sağlık sigortası priminin üst üsteiki aydan fazla süre ile ödenmemesi, isteğe bağlı sigortayı sona erdirmektedir(m.73/b, c, d, e).
Tasarıda, çok sık yargıya intikal eden ve isteğe bağlı sigortanın sonaerip ermediği tartışmalarını yaratan olayları asgariye indiren SSK.85/Edüzenlemesi de yer almıştır. Buna göre kendi talebiyle isteğe bağlısigortalılığını sona erdirenlerin aynı sigortayı yeniden başlatabilmeleri için(prim yatırmalarının yeterli sayılmaması amacıyla) kuruma yeniden müracaattabulunmaları gereklidir (m.73/son). Böylelikle sigortalılık sona erdiği haldeyapılan ödemelerin nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda yeni tartışmalaraengel olunmaktadır.
4.Topluluk Sigortası
SosyalSigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı, sigortalıları tanımlarkenayrıca topluluk sigortasına yer vermemiştir. Bunu doğal karşılamak gerekir.Zira topluluk sigortası, durumları gereği sosyal güvenceden yararlanamayanlarasağlanmış bir imkandır. Bu durumdakiler halen, Sosyal Sigortalar Kurumu ilesözleşmeler yaparak, uygun gördükleri sigorta yardımlarını almaktadır. Anılansigorta imkanından yararlanan çok sayıda kuruluş bulunmaktadır. Kayıtlarınınbölgelerde tutuluyor olması sebebiyle bu kuruluşların adlarını SosyalSigortalar Kurumundan öğrenebilmek mümkün olmamıştır. Ancak barolar ve noterler birliği bunların en bilinenleri arasındadır. Ayrıca,Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenenişverenlerin yurtdışındakiişyerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçilerine de bu imkandan yararlanmahakkı verilmiştir. Fakat 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı yasa ile yapılan eksonrası aynı kişilere SSK isteğe bağlı sigortalılık hakkı da sağlanmıştır(SSK.85/E). O nedenle anılan kişilerin bir kısmı halen topluluk sigortasındaolsa da bazıları isteğe bağlı sigortalı durumundadır.
Belirtilenlerdende anlaşılacağı üzere sosyal güvenlik sistemimiz içinde çok sayıda topluluksigortasından yararlanan kişi bulunmaktadır. Tasarı, bu güne kadar topluluksigortası imkanından yararlanmış olanların yeni tasarı karşısındaki haklarınıdüzenleyen bir hüküm getirmiştir. Geçici 19. maddede yer alan hükme göre, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga86. maddesi hükmüne göre topluluk sigortasına tabi olanların ödedikleri işkazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve ölümsigortaları primleri genel sağlık sigortası dahil bu kanuna (tasarıya) göreödenmiş sayılacaktır. Bu süreler yatırıldıkları sigorta kolları bakımından başlangıç süresi ve prim ödeme gün sayısı olarakkabul edilecektir. Bunlardan iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analıksigortalarına prim ödeyenler bu kanunda (tasarıda) belirlenen kısa vadelisigorta kolları primini ödemeleri; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primiödeyenler ise, bu primleri ödemeyi sürdürüp malullük, ölüm, yaş ve çalışmasürelerine ilişkin şartları yerine getirmiş olmak suretiyle kısa ve uzun vadelisigorta kolları için bu kanunda (tasarıda) belirlenen yardımlardan yararlanabileceklerdir(Tasarı 33, 44, 111/a, geçici 27/a, b). Yine geçici 19.maddeye göre, topluluksigortasına tabi olanlardan isteyenler bu kanunun (tasarının) yürürlüktarihinden itibaren bir yıl içinde verecekleri dilekçe ile topluluksigortasından ayrılarak isteğe bağlı sigortaya devam edebileceklerdir.
Tasarı mevcut topluluk sigortalılarınındurumunu düzenlerken, tasarı sonrasında daha önceden bu imkana sahip olanlariçin nasıl bir yol izleneceğine yer vermiştir. Örneğin daha önce topluluksigortasına tabi bir avukatın tasarı sonrası durumu belirlenmiş ancak tasarıyasalaştıktan sonra çalışmaya başlayacak yeni bir avukatın durumudüzenlenmemiştir. Bu durum karşısında kanımızca, söz konusu kişilerin çalışmaşekilleri tasarının 4.maddesine göre değerlendirilecektir. Bu bağlamda zorunlusigortalı olup olmayacaklarına karar verilecektir. Örneğin biraz önce belirtmişolduğumuz yeni avukat, tasarının “4/b” kapsamında değerlendirilerek zorunlusigortalı sayılacaktır.
Ancakbu uygulama tasarının yukarıda yer verdiğimiz geçici 19.maddesinin son fıkrasıkarşısında tereddüt yaratmaktadır. Anılan düzenlemeye göre topluluk sigortasına tabi olanlardanisteyenler, tasarının yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde verecekleridilekçe ile topluluk sigortasından ayrılarak isteğe bağlı sigortaya devamedebileceklerdir. Bu durum karşısında örneğin daha önce topluluk sigortasınatabi olan bir avukat isteğe bağlı sigortalılığa geçebilecek buna karşıntasarının yasalaşması sonrası çalışmaya başlayan yeni avukat “4/b” kapsamındadeğerlendirilirse zorunlu sigortalı olmak durumunda kalacaktır. Yani bağımsızçalışan avukatlardan biri isteğe bağlı iken, diğeri zorunlu sigortalı olmakdurumunda kalabilecektir.
5. Bankalar, Sigorta Şirketleri, Ticaret ve SanayiOdaları ve Borsaların Oluşturduğu Sandıkların Sigortalıları
Yürürlükteki sosyalgüvenlik sistemimizde Sosyal Sigortalar Kanunun geçici 20.maddesinde düzenlenensandıkların durumu tasarının geçici 3.maddesinde ele alınmıştır. Buna göre, geçici 20. madde kapsamındaki bankalar,sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veyabunların teşkil ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıklarıniştirakçileriyle, malûllük, yaşlılık, ölüm sigortasından aylık veya geliralanları ve bunların hak sahipleri, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın kanun(tasarı) kapsamına alınmışlardır. Bu işlem kanunun (tasarının) yayımıtarihinden itibaren iki yıl içinde sandıkların Sosyal Güvenlik Kurumuna devriile gerçekleştirilecektir. Devir tarihi itibarıyla sandık iştirakçileritasarının “4/a” bendi kapsamında sigortalı sayılacaklardır.
Aynı düzenlemeye göre, devre esas olmak üzere Bakanlık, Maliye Bakanlığı,Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, TasarrufMevduatı Sigorta Fonu, Kurum ve devralınacak sandığı temsilen birer üyeninkatılımıyla oluşturulacak komisyonca, her bir sandık için sandıktan ayrılaniştirakçiler de dahil olmak üzere, devir tarihi itibarıyla devredilen kişilerleilgili olarak 506 sayılı kanun ve bu kanun kapsamındaki sandık yükümlülüğünün peşin değeribelirlenecektir. Peşin değerin aktüeryal hesabında kullanılacak teknik faizoranı, en uzun vadeli hazine borçlanma senedi faiz oranı dikkatealınarak reel olarak belirlenecektir. Belirlenenpeşin değer, yedi yıl içinde yıllık eşit taksitlerle her yıl için ayrı ayrıHazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki yıla ait Yeni Türk Lirasıcinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin yıllıkortalama faizi üzerinden sandıklardan ve bu sandık iştirakçilerini istihdam edenkuruluşlardan müteselsilen kurumca bu kanun (tasarı) hükümlerine göre tahsiledilecektir.
Sandıkların Sosyal Güvenlik Kurumuna devri tamamlanıncaya kadar, sandıkiştirakçilerine sağlanan sosyal sigorta yardımları ile iştirakçilerinprimlerinin tahsiline bu kanun (tasarı) hükümlerine göre sandıklarca devamedilecektir. Devir sonrasında sandıklar, bu kanun (tasarı) ve 506 sayılı kanununöngördüğü sigorta yardımlarının üzerinde sağladıkları sigorta yardımlarınadevam edebilirler.
Devralınan iştirakçilerin hizmet yılları ve primleri ödemek veya ödenmişolmak suretiyle bu kanuna (tasarıya) göre emsallerine uygun olarakintibaklarının yapılması da dahil olmak üzere, bu maddenin uygulamasına ilişkinusûl ve esaslar, sandıkların faaliyet gösterdikleri sektörler itibarıyla ayrıayrı olmak üzere, temsil edildikleri en fazla üyeye sahip meslek kuruluşlarıncaseçilen birer üyenin ve Bakanlık, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı,Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu veKurumca görevlendirilen birer üyenin katılacağı komisyonca müşterekenbelirlenecektir (geç.3).
Bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri,ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleribirlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıkların Sosyal Güvenlik Kurumunadevrinin temelinde de tek çatıyı sağlama çabası yatmaktadır. Nitekim hükmüngerekçesinde, getirilen düzenlemeyle ne amaçlandığı ortaya konmuştur. Buna göreanılan düzenlemeyle, sosyal güvenlik hak ve yükümlülüklerinde norm birliğininsağlanması, sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanması ilkesi ilemevcut aktüerya yapılarının giderek yükümlülüklerini karşılayamaz hale gelerek,ilgili oldukları banka veya sigorta şirketlerinin finansman yapılarını daolumsuz etkileyeceği gözönüne alınarak, tüzel kişilikleri sona erdirilmeksizin,geçici 20. maddesine göre kurulmuş bulunan sandık iştirakçilerinin ve bunlarınhak sahiplerinin hak ve yükümlülükleri ile birlikte devralınması, bu maddeuyarınca belirlenen sandık yükümlülüklerinin sandık iştirakçilerini istihdameden kurumlardan tahsili öngörülmektedir.
6.Genel Sağlık Sigortalısı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısına göre, sağlık hizmetleriyle diğer haklardanyararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler içinbir hak olduğu kadar, kurum için de bu hizmet bir yükümlülüktür (m. 86/I). Getirilendüzenlemeyle, sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısıyanında, bakmakla yükümlü olduğu kişiler de yararlandırılmaktadır. Hemenbelirtilmelidir ki, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişiler doğrudandeğil, bağlı sigortalı olarak kapsamda yer almaktadırlar[67].Mevcut tasarıdan önceki Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 7.maddesindesağlık yardımlarından yararlanacak kişiler belirtilirken, sigortalının bakmaklayükümlü olduğu kişiler de sayılmıştır. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısında böyle birhükme yer verilmemiş olsa da, tasarının 86.maddesi karşısında, sigortalınınbakmakla yükümlü olduğu kişilerin sigortalıya bağlı olarak, yani genel sağlıksigortalısı sayılmaksızın, sağlık yardımlarından yararlanabilecekleri açıkçaifade edilmiştir.
Tasarının 86.maddesinde, sunulacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ilekişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamayacağı belirtilmiştir.Kanımızca bu düzenlemeyle, yapılacak sağlık yardımlarının düzeyinin, toplananprimlerden bağımsız olarak belirleneceği ifade edilmeye çalışılmaktadır. Ancakbu hüküm, tasarının 87.maddesine ilişkin gerekçede yer verilen ifadelerleçelişmektedir. Gerekçede şu açıklamalara yer verilmektedir “…Sistemin sürdürülebilirliği açısından genel sağlık sigortasıkapsamında sağlanacak sağlık ve sağlıkla ilişkili hizmetler ile bu hizmetlerinsağlanması için sigortalılardan alınması gereken prim miktarı arasındaparalellik kurulması zorunludur. Bu kapsamda sağlanan sağlık hizmetlerininsınırsız arttırılması ve genişletilmesidoğal olarak aktüeryal prim miktarının da yükseltilmesi sonucunu doğuracaktır.Bu nedenle, uluslararası sosyal sigorta uygulamalarında da olduğu gibi, bedelikarşılanacak sağlık hizmetlerinin toplumsal faydayı ve sürdürülebirliliğiönceleyen bir yaklaşım ile düzenlenmesi gerekmektedir…” Kanımızca, birsigorta kurumunun aktüeryal dengeye özen göstermesi çok doğal olsa da, yasalmetinde yer verilen ifade ile gerekçedeki anlayışın yarattığı çelişkiningiderilmesi gerekmektedir.
Tasarının genel sağlık sigortasını düzenleyen bölümünde, bu sigortadanyararlanabilecek olanlar genel sağlık sigortalısı olarak adlandırılmış vekapsama alınanlar tek tek sayılmıştır (m.84). Bunların ilk grubunu, tasarının 4.ve 5. maddelerinde belirtilen zorunlu sigortalılar oluşturmaktadır. Türkiye’deyerleşik olmak şartıyla bu sigortalılar aynı zamanda genel sağlık sigortalısısayılmıştır. Ancak tasarının, 4 ve 5. madde kapsamı dışında kaldığı halde genelsağlık sigortalısı saydığı kesimler de bulunmaktadır. Buna göre, 18.6.1992tarihli ve 3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi GiderlerininYeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun kapsamındayeşil kart verilen kişiler; vatansızlar ve sığınmacılar; 1.7.1976 tarihli ve2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk VatandaşlarınaAylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler; 24.2.1968tarihli ve 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani HizmetTertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre şerefaylığı alan kişiler; 28.5.1986 tarihli ve 3292 sayılı Vatani Hizmet TertibiAylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler; 3.11.1980tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerinegöre aylık alan kişiler; 24.5.1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler veÇocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre korunma, bakım ve rehabilitasyonhizmetlerinden ücretsiz faydalanan kişiler; 5434 sayılı kanuna göre vazifemalûllüğü aylığı alan er, erbaş ve sivil görevliler de genel sağlıksigortalısıdır.
Tasarının 86. maddesi, yukarıda sayılanlar dışında yerleşim yeri Türkiyeolmayan Türk vatandaşları ile oturma izni almış yabancı ülke vatandaşlarındanTürkiye’de bir yıldan fazla süreyle yerleşen kişileri, 25.8.1999 tarihli ve4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğindenyararlandırılan kişilerle, gelir veya aylık alanları da genel sağlıksigortalısı saymıştır.
Tasarının genel sağlık sigortalılarını belirleyen 84.maddesi anlaşılmasızor bir ifadeye sahiptir. Gerçekten de anılan (f) bendi, “…(a), (b), (c), (d)ve (e) bentlerinde belirtilenler dışında kalan kişiler, genel sağlıksigortalısı sayılmaktadır…” hükmü ile yukarıda yer verdiğimiz kişiler dışındakalanların da genel sağlık sigortalısı sayılacağını belirtmektedir. Bu ifadeşekli ile (f) bendine kimlerin gireceğini anlamak kolaylıkla mümkünolamamaktadır. Genel sağlık sigortasının herkes için zorunlu olacağındanhareket edildiğinde (f) bendinin, zorunlu ya da isteğe bağlı sigortalı olmayan,yukarıda belirtilen özel durumlara girmeyen ancak gelir düzeyi de düşük olmayankimseleri ifade ettiği sonucuna varılmaktadır. Bir başka deyişle tasarı, gelirdüzeyi itibarıyla sosyal güvenceden hiçbir beklentisi olmayan, oradan geleceksosyal yardımlara ihtiyaç duymayanları da genel sağlık sigortasına dahil ederekprim geliri sağlamaya çalışmaktadır.
Tasarının 5. madde ile 6. maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (f),(g), (h), (ı), (i) ve (j) bentlerinde sayılanların durumları, öncelikle genel sağlıksigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olup olmadığı, daha sonra da bumaddenin birinci fıkrası hükümleri gereği genel sağlık sigortalısı olupolmadığı dikkate alınarak tespit edilecektir.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının 6. maddenin birinci fıkrasının (d) bendikapsamında olanların tedavi giderleri 4.1.1961 tarihli ve 211 sayılı TürkSilahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu hükümlerine göre karşılanmaya devam edilir.Tasarının 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde sayılanlar ise genelsağlık sigortalısı sayılmamaktadırlar.
Yukarıda belirtilen (c) ve (f) bentlerinin uygulanmasındaevli olanlar için, karı veya kocadan hangisinin bu maddeye göre genel sağlıksigortalısı, hangisinin bakmakla yükümlü olunan kişi olacağının tespiti kenditercihlerine bırakılmıştır.
*****
ª Ankara Üniversitesi HukukFakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
[1] 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda bu duruma biristisna getirilmiştir. Yasanın 40.maddesine göre, “ Genel olarak 18yaşını tamamlayanlar Devlet memuru olabilirler. Bir meslek veya sanat okulunubitirenler en az 15 yaşını doldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanununun 12 ncimaddesine göre kazai rüşt kararı almak şartiyle Devlet memurluklarınaatanabilirler.”
[2] Emekli Sandığı Kanununda, yukarıda sayılan yerlerin tümü kurum olarak ifadeedilmiştir (ESK.12/I.son).
[3] Kurumların özel kanunlarına göre oluşturulmuş yönetimkurullarının başkan ve üyeleri 788 sayılı kanunun 2919 sayılı kanunla değişik64. maddesinde yazılı stajyerler bu kapsama dahil sayılmaktadır.
[4] İş yerlerindeki kapıcı, bekçi, odacı ve benzeri hizmetlilerdahil, kurumların İş Kanunu tatbik olunan iş yerlerinde çalışan işçileriyleDevlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğünün 17 Mayıs 1937 tarihve 3173 sayılı kanuna bağlı (2) sayılı cetveldeki hizmetlileriyle aynı kanunabağlı (3) sayılı cetvelde yazılı olanlardan işçi vasfını haiz olan amele, ameleçavuşu, mütehassıs amele, hamal, hamalbaşı, tayfa, gemici, bahçıvan, lambacı,lavajcı, drezinör ve kurumların serbest ve mukaveleli avukatları hariç.
[5]Ancak bu gruba girenlerin iştirakçi sayılabilmeleri, emeklilikhakkı tanınan bir vazifede evvelce bulunmuş olmalarına bağlı tutulmuştur.
[6]Bkz. 30.9.1960 tarih ve 91 sayılı kanunun 17., 28.7.1967tarih ve 933 sayılı kanunun 4 ve 8. maddeleri.
[7]Bkz. 30.7.1981 tarih ve 2499 sayılı Kanunun 26.maddesi.
[8]Bkz. 12.3.1964 tarih ve 441 sayılı kanunun 18.maddesi
[9] Bu Kanunun uygulanmasında en yüksek Türkiye CumhuriyetiEmekli Sandığı iştirakçisi olarak, en yüksek Devlet memuru esas alınmaktadır.
[10]İsteklerine bakılmadan sandıkla ilişkilendirilen bu kimseler hakkında ayrıca İş ve İşçi Sigortaları Kanunlarınınhükümleri uygulanmamıştır (ESK.12).
[11] 389 sayılı Kanun HükmündeKararname ile kurulan Çevre Müsteşarlığı, 443 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameile yürürlükten kaldırılmış ve Çevre Bakanlığı kurulmuştur. 383 sayılı KanunHükmünde Kararname ile kurulan Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı da ÇevreBakanlığının kurulması sonrası 443 ve 444 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerleyürürlükten kaldırılmıştır.
[12] Ali Güzel/Ali Rıza Okur, Sosyal GüvenlikHukuku, İstanbul 2004, 84. CanTuncay/Ömer Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, İstanbul 2005, 204. Müjdat Şakar, Sosyal SigortalarUygulaması, İstanbul 2004, 117. KenanTunçomağ, Sosyal Güvenlik Kavramı ve Sosyal Sigortalar, İstanbul 1990, 98. Yusuf Alper, Sosyal Sigortalar, İstanbul2003, 114, 115. Utkan Araslı, SosyalGüvenlik ve Sosyal Sigortalar, Ankara 2002, C.I, 213. Resul Aslanköylü, Sosyal Sigortalar Kanunu Yorumu, Ankara, 2004,138.
[13] Sosyal Sigortalar Kanunu,çiftçi mallarını koruma bekçileri hakkındaişverenlere düşen ve bu kanunda belirtilen yükümlerin, bunları tayine yetkilimakam tarafından yerine getireceğini belirtmiştir (SSK.4/son).
[14] 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı yasanın 57.maddesi ile yürürlükten kaldırılmadan önce, Sosyal Sigortalar Kanunun 3/I.ıbendi gereğince yalnız ceza ve ıslah evleri içindeki atölyelerde çalıştırılanmahkumlar yasa kapsamı dışında bırakılmışlardı.
[15] Bu şekilde çalıştırılanlarınişvereni Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, işverenvekilleri ceza infaz kurumları ile tutukevleri iş yurtlarının sorumlu müdür veamirleridir (SSK.2/III).
[16] Ancak Sosyal SigortalarKanununa göre çıraklar hakkında, eş ve çocuklara sağlık yardımını düzenleyen 35. madde hükümleri uygulanmamaktadır.
[17] 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı yasanın 57.maddesi ile yürürlükten kaldırılmadan önce benzer bir düzenleme el halıcılığıve dokuma işlerinde çalışanlar için de getirilmişti (SSK.3/II.D). Söz konusudüzenleme ile bu kimselerin yalnız iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık veanalık sigortalarından yararlanabileceği ancak isterlerse yasanın 85.maddesindeki şartları sağlayarak isteğe bağlı sigortalılık yoluyla malullük,yaşlılık ve ölüm sigortalarından da yararlanabilecekleri belirtilmişti.
[18]www.DİE.gov.tr
[19] Ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar sigortalısayılabilmektedir (SSK.3/I.D).
[20] 27.2.1962 tarihli 33 sayılı kanun hükümlerine göre çalışanlar hariç.
[21] Güzel/Okur, 110. Tuncay/Ekmekçi, 204. Şakar,117. Ali Nazım Sözer, Sosyal Sigortaİlişkisi, İzmir 1991, 32. Kadir Arıcı,Sosyal Güvenlik Dersleri, Ankara 1999, 89. Araslı,217.
[22] Güzel/Okur, 123 vd. Tuncay/Ekmekçi, 143 vd. Tunçomağ,168. Şakar, 124. Alper, 139. Tankut Centel,Bağımlı Çalışanların İsteğe Bağlı Sigortaya Devam Etmeleri, İş Hukuku Dergisi,Ocak-Mart 1993, 36.
[23] Bu şart, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayanülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurtdışındaki işyerlerinde çalışmak üzeregiden Türk işçileri için aranmaz (SSK.85/E).
[24] Söz konusu düzenlemeyegöre, kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve alacaklarının tahsilinde, 6183sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 ve 102. maddelerihariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, söz konusu kanunun uygulanmasındaMaliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilenyetkileri kullanır. Şu kadar ki kurumun prim ve diğer alacakları süresi içindeve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihte % 10 oranındaarttırılır. Bulunan bu tutara, ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzereborç ödeninceye kadar, her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacakbir önceki aya ait Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet içborçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi, bileşik bazda uygulanarak gecikmezammı hesaplanır. Ancak ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlükhesaplanır.
[25] Güzel/Okur, 129 vd. Tuncay/Ekmekçi, 152 vd. Şakar,121, 122. Tunçomağ, 173. Alper, 143 vd.
[26] Sözer, 50.
[27] Sosyal Sigortalar Kanunun 78.maddesine göre, alınacakprim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı, 4857 sayılı İş Kanununun 39.maddesine göre 16 yaşından büyükler için belirlenen günlük asgari ücrettir. Üst sınırı ise günlük asgari ücretin 6,5katıdır. Günlükkazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışansigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üstsınırdan fazla olan sigortalıların günlük kazançları da üst sınır üzerinden hesaplanır.Sigortalının kazancı alt sınırınaltında ise, bu kazanç ile alt sınır arasındaki farka ait sigorta primlerinintümünü işveren öder. Aynı zamanda birden fazla işverenin işinde çalışansigortalıların ücretlerinden kesilen primler, bu madde uyarınca tespit edilenüst sınır üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, fark, sigortalının müracaatıüzerine hissesi oranında kendisine geri verilir.
[28] Tuncay/Ekmekçi, 151. Güzel/Okur, 85, 86. Şakar, 327.
[29] Söz konusu sigortalılık, 25.8.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanununile yapılan değişiklik öncesinde yazılı talebi izleyen yılbaşındanbaşlatılırken, değişiklik sonrası anılan talebi izleyen aybaşından itibarenbaşlatılmıştır.
[30] Diğer sosyal güvenlikkuruluşlarından anlaşılması gereken, T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kumu, Esnaf ve Sanatkarlar veDiğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu ve 506 sayılı SosyalSigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklarıdır(2925/3.j).
[31] Güzel/Okur, 528. Tuncay/Ekmekçi, 482. Arıcı,204. Alper, 374. Levent Akın, Bağ-Kur Sigorta Yardımları, İstanbul 1996, 3. Ayrıcabkz. Ali Güzel, Zorunlu Bağ-KurSigortalılığı ve Uygulama Sorunları, Prof. Dr. Kenan Tunçomağ’a Armağan,İstanbul 1997, 203
[32] Yüksek mahkemeye göre,muhtar vekilleri de Bağ-Kur sigortalısı sayılır (Y21HD.7.7.1997, 4657/4745(Yargıtay Kararları Dergisi, Kasım 1997, 1783).
[33] Önce 24.8.2000 tarih ve629 sayılı KHK, onun iptali ardından da 24.7.2003 tarih ve 4956 sayılı kanunlayapılan değişiklik ardından, önceden Bağ-Kur sigortalısı olamayacaklar arasındagösterilen Türk asıllılar hariç yabancı uyrukluların Bağ-Kur’lu olabilmelerininönü açılmıştır.
[34] Tuncay/Ekmekçi, 484, 485. Güzel, 203. Ebru Pakin Akın, Türk Hukukunda Kadın İşçilerin Sosyal Güvenliği,İstanbul 2005, 18.
[35] Tuncay/Ekmekçi, 494 vd. Güzel/Okur, 538 vd. Arıcı, 205. Alper,384. Akın,33 vd.
[36]Bkz. yuk.II.3.A
[37] 2926 sayılı yasaya görehak sahibi, sigortalıların veya kurumdan bu kanuna göre malullük veya yaşlılıkaylığı almakta olanların ölümü halinde, bu kanuna göre aylık bağlanmasına veyatoptan ödeme yapılmasına hak kazanan eşini, çocuğunu, anasını ve babasını ifadeeder (2926/3.c).
[38] Aynı yasaya göre sözüedilen sosyal güvenlik kuruluşları, T. C. Emekli Sandığı, Sosyal SigortalarKurumu, Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal SigortalarKurumu ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesine görekurulan emekli sandıklarıdır (2926/3.e).
[39] Ancak, yasanın uygulamatarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla 55 yaşını dolduran erkekler deistekleri halinde kapsama alınmışlardır (2925/2.son).
[40] 2926 sayılı yasanın10.maddesine göre sigortalıların kayıt ve tescil işlemlerinde, valilik,kaymakamlık, özel idare, belediye muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ilediğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının,21.10.1935 tarih ve 2834 sayılı Kanunagöre kurulan tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, 18.4.1972 tarih ve1581 sayılı Kanuna göre kurulan tarım kredi kooperatifleri ve birliklerinin,24.4.1969 tarih ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan PancarEkicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği (Pankobirlik), Türkiye ŞekerFabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan millibankaların kayıtları esas alınır.
[41] Güzel/Okur, 593 vd. Tuncay/Ekmekçi, 535.
[42] Ancak bu düzenlemetasarının 84.maddesindeki, sağlıktan isteğe bağlılar da yararlanır diyendüzenleme ile çelişiyor. Bkz. aşa.III.3.
[43]Tasarının kanun tekniği konusundaki eleştirisi için bkz. Ali Rıza Okur, Çok Çatı, Tek Çatı, Yok Çatı, Türk.İş Dergisi,Temmuz-Ağustos 2004, 55.
[44] Tasarının 3.maddesinde kısa vadeli sigorta kollarıolarak, iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortası, uzunvadeli sigorta kolları olarak da, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarıgösterilmiştir.
[45]Çalışmamızın bu bölümüne kadar ”iş akdi” terimi tercih edilmiştir. Ancaktasarının kullanmayı tercih ettiği terim “hizmet akdi” olduğundan bu noktadansonra, hizmet akdi ifadesine yer verilecektir.
[46] Bkz. yuk.II.3.A.
[47] Krş.yuk.II.3.C.
[48] 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86.maddesinegöre: Memurlarınyasal izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırmanedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurumiçinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir. Bir görevinmemurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır. Ancak,ilkokul öğretmenliği (yaz tatili hariç), tabiplik, diş tabipliği, eczacılık,mühendis ve mimarlık, veterinerlik, köy ve kasaba imamlığına ait boş kadrolara,açıktan vekil atanabilir. Aynı kurumdan birinci fıkrada sayılan ayrılmalardolayısıyla atanan vekil memurlara vekalet görevinin üç aydan fazla devam edensüresi için, kurum dışından veya açıktan atananlarla, kurum içinden ilkokulöğretmenliğine atanan öğretmenler ile veznedarlık görevine atananlara görevebaşladıkları tarihten itibaren vekalet aylığı ödenir. Bu Kanuna tabi kurumlardaçalışan veteriner hekim veya hayvan sağlık memurları, veteriner hekim veyahayvan sağlık memuru bulunmayan belediyelerin veterinerlik veya hayvan sağlıkmemurluğu hizmetlerini ifa etmek üzere bu hizmetlerle ilgili kadrolara vekaletaylığı verilmek suretiyle atanabilirler. Yukarıda sayılan haller dışında, boşkadrolara ait görevler, gerekli görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarakvekaleten gördürülebilir. DevletMemurları Kanununa tabi kurumlarda, mali, nakdi ve ayni sorumluluğu bulunansaymanlık kadrolarının boşalması halinde, bu kadrolara işe başladıklarıtarihten itibaren vekalet aylığı verilmek suretiyle memurlar arasından atamayapılabilir.
[49] RG. 24.12.2003/ 25326
[50] Bkz.yuk.II.1.A.
[51] Bkz.yuk.II.1.C.
[52]Daha önce kapsamda bulunmayan bu grup da tasarı ile kapsama dahil edilmiştir.
[53] Bkz.yuk.II.2.A.
[54]Ayrıca bkz. Ömer Ekmekçi, EmeklilikSigortası Kanunu Tasarısı Taslağı Üzerine, Toprak İşveren, Mart 2005, 9, 10.
[55] 3713 sayılı yasanın 21.maddesine göre, memur ve kamugörevlilerinden yurtiçinde ve yurtdışında görevlerini ifa ederlerken veyasıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından dolayı teröreylemlerine muhatap olarak yaralanan, sakatlanan, ölen veya öldürülenlerhakkında 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunhükümleri uygulanır. 2330 sayılı yasanın 4.maddesine göre, bu kanun kapsamınagirenlerden, sakatlanarak bağlı oldukları sosyal güvenlik mevzuatına göreemekliye sevk edilenlere görev malullüğüaylığı bağlanır. Emekli aylığı almakta iken sakatlananların almaktaoldukları aylıkları görev malullüğü aylığına dönüştürülür. Ölenlerinkendilerine bağlanması gereken görev malullüğü aylığı, dul ve yetimlerineintikal ettirilir. Bu madde gereğince ilgili sosyal güvenlik kurumlarınca kendimevzuatlarına göre bağlanan aylıklar, (5434/64’den yararlananlar hariç) % 25artırılarak ödenir. Herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olmayanlarınsakat kalmaları halinde, öğrenim durumlarına göre 657 sayılı Devlet MemurlarıKanununun değişik 36. maddesi hükümlerine göre belirlenecek giriş derece vekademeleri üzerinden (Öğrenimi bulunmayanların ilkokul mezunu gibi)kendilerine, ölümlerinde dul ve yetimlerine 5434 sayılı Kanun hükümlerine göreEmekli Sandığınca görev malullüğü aylığı % 25 artırılarak bağlanır. Bu maddehükümlerine göre Emekli Sandığınca artırılarak bağlanacak aylıklar; hiçbirsuretle aynı derece, kademe ve ek göstergedeki emsaline 5434 sayılı Kanunun2177 sayılı Kanunla değişik 64. maddesi (e) fıkrasının son bendi gereğincebağlanması gereken miktarlardan fazla olamaz.
[56] Ayrıca bkz. Tasarıgeç.m.31.
[57] Tasarının 63.maddesinin2.fıkrasına göre, Harp malullüğü aylığıalanların sigortalı olarak çalışmaya başlamaları halinde bu aylıkları kesilmez.
[58] Türk Medeni Kanunun12.maddesine göre, 15 yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
[59]Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalıların, 18 yaşından önceki süreleriniborçlanılamayacaklarına ilişkin düzenlemeler için bkz. SSK.geç.38, geç.44,geç.80.
[60] Yusuf Alper, Türk Emeklilik SistemindeReform, Mercek, Ocak 2005, 113. Aynı yönde bkz. Can Tuncay, Türk Emeklilik Sisteminde Reform Projesinin Değerlendirilmesi,Çimento İşveren, Mart 2005, 7.
[61] Yasanın 32.maddesine göre, tarım sigortalıları için prim hesabına esas gün sayısı, her ay için 15, bir tam yıl için180 gündür.
[62] Anılan 112.maddenin ilkfıkrasına göre, bu Kanun (tasarı)gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlükkazancın alt sınırı, asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı ise günlük kazançalt sınırının 6,5 katıdır.
[63] Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminin % 9'u ,sigortalıhissesi, % 11'i de işveren hissesidir (SSK.73/D).
[64] Bkz. Bağ-Kur ek.11; ESK.ek.56, ek 80, geç.139.
[65] Bkz. 35, 36, 40, 42, 63,90, 106, ek 32, ek 37.
[66] Geçici iş göremezlik ödeneği verilmesine hak kazanılan tarihten önce,sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş, yahutbabalığı hükme bağlanmış çocuklar da bu fıkra kapsamına girerler (SSK.106/son).
[67] Ali Nazım Sözer, Genel Sağlık SigortasıKimin Yararına, Mercek, Ocak 2005, 25.